Paris'te

Genel

Lüksemburg Bahçesi

Lüksemburg Bahçesi

Şehrin yoğunluğundan ve gürültüsünden kaçmak isteyenlerin ilk durağı olan Lüksemburg Bahçesi (Jardin du Luxembourg) Paris’in 6. Bölgesinde bulunur.

Floransa’daki Pitti Sarayı benzeri bir saray yapılmasını isteyen İtalyan Kraliçe Marie de Medicis bu bölgede bulunan Lüksemburg Oteli’ni satın alır. 1611 yılında yapılmaya başlanan saray ve 8 hektar bahçe için birçok kişiyi görevlendiren kraliçe, 1612 yılında bahçeye 2000 ağaç diktirir.

Yapay bir mağaranın içerisine bugün hala Lüksemburg Bahçesi’nde görebileceğiniz Medici Çeşmesi’ni (Fontaine de Medicis) yaptırır.

1630 yılında Kraliçe Marie de Medicis, bahçenin etrafındaki yerleri de satın alır ve bahçe 30 hektarlık bir alana sahip olur. Bahçenin merkezine Grand Bassin  isimli sekizgen yapay bir göl yerleştiren Jacques Boyceau, bahçenin peyzajını da yeniden düzenler.

Fransız devriminden sonra bahçe 40 hektara yayılır. 1865 yılında ise Paris’in yeniden yapılandırılması ile bahçe 15 hektarlık alanını kaybeder ve dünyaca ünlü Medici Çeşmesi’de şu an bulunduğu bölgeye alınır.

Bugün 25 hektar alana sahip Lüksemburg Bahçesi’nde zamanla birçok değişiklikler yapılsa da hala Floransa mimarisinin izleri bulunmaktadır.

Lüksemburg Sarayı, 1631 yılına kadar kraliyet sarayı, Fransız devriminde hapishane, 2. Dünya Savaşı esnasında da Alman Hava Kuvvetleri Karargâhı olarak kullanıldı. Bu muhteşem eser günümüzde ise Fransa Senato Binası olarak kullanılıyor.

Lüksemburg Bahçesi, bugün dünyanın her bölgesinden milyonlarca turist ağırlayan muhteşem bir bahçedir. Her türlü aktivitenin yapıldığı bahçe, doğayla baş başa olmak isteyenler için şehrin içinde kurulmuş bir cennettir.

Bahçede satranç oynama alanı, at binme alanı, tenis kortu, bando sahnesi, kukla tiyatrosu ve bu muhteşem güzelliği kahveniz eşliğinde rahatça seyredebileceğiniz şirin kafeler bulunuyor.

Yeşilin hâkimiyetinde çiçeklerin mis kokusu arasında yürüyüş yapabilir yâda Grand Bassin’de kiralayabileceğiniz botlar ile ufak bir göl gezintisine çıkabilirsiniz.

Çocuklu ailelerin gezilerinde ilk tercihi olan bu parkta çocuklar için hazırlanmış kum havuzları, oyuncaklar ve oyun alanları bulunuyor.

Çocuğunun şehrin gürültüsünden uzak özgürce oynamasını isteyen aileler, parkın yakınında bulunan Sorbone Üniversitesi öğrencileri, spor yapan insanlar, ressamlar, sevgililer ve doğayla baş başa kalmaktan keyif alan kişiler bu eşsiz parkın müdavimleridir.

Bahçede bulunan yüzlerce seyyar sandalye ile parkın istediğiniz bölgesinde rahatça oturabilir, bol oksijenli hava eşliğinde dilediğiniz gibi dinlenebilir, parkın seyrine dalabilir yâda spor yapabilirsiniz.

Sonbaharda eşsiz bir görüntü sunan Medici Çeşmesi’nin doğal güzelliklerini görmek isteyen milyonlara turist özellikle bu mevsimde parkı ziyaret eder. Barok tarzda yapılan ve 17. yüzyıldan günümüze kadar gelen ünlü Medici Çeşmesi’nin su ile ahengi, ağaçlar ve çiçekler ile uyumu hem huzur veriyor hem de hayranlık yaratıyor.

Medici Çeşmesi dışında Jean-Baptiste Carpeaux’un yaptığı Dünyanın Dört Yanı Çeşmesi (Fontaine de l’Observatoire) Asya, Afrika, Amerika ve Avrupa kıtalarını temsil eden dört kadının dünyayı ellerinin üzerinde taşımasını kompozisyon edinmiştir. Çeşme yapıldığı yıllarda birçok olumsuz tepki alsa da zamanla bahçenin en çok ilgi gören bölümleri arasına girmiş ve birçok kişi tarafından övgü ile bahsedilmiştir.

Fıskiyelerden çıkan suyun muhteşem dansı ve simetrik şekilde budanmış ağaçların görüntüsü manzaranın güzelliğine ayrı bir hava katar.

Parkta bulunan birbirinden güzel sanat eserleri, muhteşem heykeller, çeşmeler, yürüyüş alanları ve bahçenin peyzajı ruhunuza huzur katarken doğanın muhteşem güzelliğine bu kadar yakın olmak ruhunuzu dinlendirecek.

Girişi ücretsiz olan bu şehrin içindeki cennette sizde hayata mola vermek isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz. Paris’e yapacağınız tüm gezileriniz için lüks araçlarımız ve profesyonel ekibimiz ile hizmet sunuyoruz.

Saint Germain Bulvarı

Saint Germain Bulvarı

Paris’in 6. Bölgesinde bulunan Saint Germain Bulvarı ( Boulevard Saint Germain ) yaklaşık 3,5 kilometre uzunluğunda şehrin en lüks en ihtişamlı bulvarıdır.

Bu muhteşem bulvarda sabahtan akşama kadar hatta günlerce vakit geçirebilecek birçok neden bulabilirsiniz.

Şıklığı, ambiyansı, tarihi yapıları, modaya katkıları ile Saint Germain Bulvarı canlı, cıvıl cıvıl ve şıkır şıkır bir bulvardır.

Hem konumu hem de güzelliği ile tüm dünyanın ilgi odağı olmayı her zaman başaran Saint Germain’de bulunan 3 yıldızlı, 4 yıldızlı ve 5 yıldızlı lüks oteller her sezon dünyanın her yerinden gelen ünlüleri ve turistleri ağırlar.

Saint Germain Bulvarı’nda ünlü tasarım dükkânları, butikler, lüks oteller, kafeler, restaurantlar, pasajlar, kiliseler, bulunur. Sanata ve sanatçıya sonsuz önem veren Paris’in birçok yerinde olduğu gibi Saint Germain Bulvarı üzerinde ayrıca kitapçılar, sanat galerileri, sinemalar, müzeler ve tiyatrolar bulunur.

Enerji dolu bu bulvar insanın ruhunu gençleştirdiği gibi şık yapıları ile göz doldurmayı ve kendine hayran bırakmayı da başarıyor.

Arap Dünyası Enstitüsü ile Fransa Ulusal Meclis arasında bulunan Saint German Bulvarı, dünyanın en önemli isimlerinin sık sık ziyaret ettiği mekânlarla doludur. Bu bulvar üzerindeki birçok işletme dünyaya nam salmıştır. Dünyanın en ünlü isimlerini ağırlayan Cafe De Floor ve Cafe Les Deux Magots bu bulvarda dünyaya kapılarını açmıştır. Bu meşhur kafeler Saint Germain Bulvarı’nda yan yanadır. Paris’e gelen ünlü şarkıcılar, sanatçılar, top modeller bu kafelerin havasını solumadan Paris’ten ayrılmazlar.

Bu iki kafenin karşısında bulunan Cafe Louis ise Cumartesi ve Pazar günleri sunduğu açık büfe kahvaltıları ile akıllarda kalmayı başaran ve bu bulvarda kahvaltı için en çok tercih edilen kafedir. Yine bu bulvarda bulunan Relais de l’Entrecôte; enfes lezzette et yemekleri yapan harika ve ünlü bir restauranttır. Klasik Fransız restaurantı öğlen ve akşam yemekleri için Paris’e gelen birçok kişi tarafından tercih edilir.

Fransız mutfağının ve dünya mutfağının en güzel yemeklerini bu bulvarda bulunan onlarca kafe ve restaurantlar da bulabilirsiniz.

Dünyaca ünlü bu kafelerin karşısında bulunan Saint Germain Des Pres Kilisesi, 6 yüzyılda gotik tarzında inşa edilmiştir. Yıllarca manastır olarak kullanılan bu kilise çok uzun yıllar Paris’in en çok ziyaret edilen yapılarından olmuştur.

Saint Germain Des Pres Kilisesinin tam arkasında Musée Eugène Delacroix, 1793 ile 1863 yılları arasında yaşamış olan dönemin en önemli sanatçılarından Eugène Delacoix’in atölyesidir. Hayranlıkla gezeceğiniz bu atölyede tarihin derin izleri ile karşılaşacaksınız.

Saint Germain Bulvarı’nın üst kısmında yer alan Saint Sulpice Kilisesi 1870 yılında yapılmıştır. Hem mimarisi hem de tarihi ile Paris’in önemli yapılarından biridir. Eski çağlarda gül çizgisinin bu kiliseden geçtiği düşünülmüştür ve bu kilise meridyenlerin başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir.

Moda severler bu bulvarda bulunan tasarım atölyelerini, lüks butikleri ve prestijli markaların mağazalarını yakından takip eder. Bulvarda düzenlenen defileler, moda sektörüne önemli katkılarda bulunur. Bu nedenle Saint Germain Bulvarı, dünya sosyetesinin uğrak yeridir.

Şehrin içindeki cennet olarak bilinen Lüksemburg Bahçesi’de Saint Germain üzerindedir. Bu muhteşem bulvarın üzerinde yapılacak gezilere kısa bir mola vermek için Lüksemburg Bahçesi’nin yeşilliklerine kendinizi atıp, kısa da olsa şehrin gürültüsünden kaçabilirsiniz.

Sadece birkaç örnek verebildiğimiz Saint Germain Bulvarı’nın yaz, kış ve gece, gündüz enerjisi hiç bitmez.

Paris’in ve Avrupa’nın en güzel bulvarı kabul edilen Saint Germain Bulvarı’nı ziyaretleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Türk şoförlerimiz ve müşteri memnuniyeti odaklı hizmetimiz ile size maksimum konfor sunmak için sürekli gelişim içindeyiz.

La Grande Arche de la Défense

La Grande Arche de la Défense

La Defense, Paris’in sınırlarını belirleyen ve şehri saran 35 kilometrelik çevreyolunun hemen dışında modern iş merkezlerinin ve gökdelenlerin olduğu ayrıca Paris’te iş dünyasının kalbinin attığı bölgedir.

180.000 çalışan, 560 hektarlık alan ve 72 bina bulunan bölge Avrupa’nın en görkemli ve en büyük iş alanıdır.

Bölge adını, 1871 yılında gerçekleşen Prusya Savaşı’nda Paris’in Almanlara karşı savunmasının anısına dikilmiş, bugün hala meydanda sergilenen bronz renkteki La Defense heykelinden alır.

Heykeller, süs havuzları ve sık sık düzenlenen etkinlikler bölgeye ayrı bir hava katarken devasa gökdelenler Fransa modern mimarisinin en güzel örneklerini sergiler.  

Şehrin romantik havasını bozmamak ve tarihi yapıları korumak için Paris’in kuzeybatısına kurulmuş bölgede ilk ofis binası 1966 yılında açılmıştır.

La Defense’nin meydanında bulunan La Grande Arche de la Défense, 300 000 ton ağırlığında tasarım harikası bir yapıdır. Beyaz ve içi boş küp şeklinde olan yapının dışı mermer, granit ve cam ile tasarlanmıştır.  İlginç ve güzel tasarımı sayesinde yapılışından kısa bir süre sonra tüm dünyanın ilgisini çekmeyi başarmış ve dünyaya nam salmıştır.

Bu muhteşem iş merkezinin yapımı için 1982 yılında dönemin cumhurbaşkanı Mitterrand  tarafından bir tasarım yarışması düzenlendi ve yarışmayı Danimarkalı Johann Otto Von Spreckelsen kazandı.  

1985 yılında inşasına başlanan La Grande Arche de la Défense, 110 metre yükseklikte ve 110 metre genişliktedir. 35 katlı bu yapının eni ise 19 metredir.

4 yıl süren çalışma 1989 yılında tamamlandı. Temmuz 1989 Fransız ihtilalının 200. Yılında muhteşem bir tören ile La Grande Arche de la Défense’nin açılışı yapıldı.

Avrupa’nın en önemli ve en büyük iş bölgesinde bulunan La Grande Arche de la Défense, ofisler ve konferans salonlarından oluşur.

Yapının iki kemerinin arasında bulunan ve rüzgâr direncini azaltmak için yapılan çadıra benzer destek ‘bulut’ ismi ile anılır. Çelik kablolar ile buluta bağlı bina rüzgârdan ve dış etkenlerden etkilenmez.

Zafer Takı’n karşısında bulunan ve farklı boyutlarda olsa da aynı görselliğe sahip tarihi bu iki kemer, Paris’in ilgi odağı olmayı başarmıştır. Zafer Takı, Fransa’nın askeri başarılarını anlatırken La Grande Arche de la Défense ise Paris’in güçlü bir iş merkezi olduğunun en büyük ispatıdır.

2010 yılından önce yapının son üç katı seyir alanı,  restaurant ve bilgisayar müzesi olarak Jean-Pierre Raynaud tarafından dekore edilmiştir. Oldukça ilgi gören ve yoğun bir şekilde ziyaretçi akınına uğrayan yapı, asansör ile ilgili bir sıkıntının yaşanmasının ardından halkın ziyaretine kapatılmıştır.

La Grande Arche de la Défense, Zafer Takı’n karşısındadır. Yapının solunda Les Quatre Temps isimli büyük ve kapsamlı bir alışveriş merkezi, sağında CNIT, arkasında ise La Defense heykeli bulunur.

İhtişamı, gökdelenleri, iş merkezleri ve albenisi ile bölge dikkatleri üzerinde toplamayı başarıyor. La Grande Arche de la Défense ve çevresine yapacağınız ziyaretler ile Paris’in finans ve iş hayatında yaşanılanları yankından görebilirsiniz.

Paris’in iş ve turistik tüm bölgelerine ulaşımınızı en konforlu şekilde sağlıyoruz. Paris’i detaylı şekilde bilen Türk Şoförlerimiz ve konforlu araçlarımız ile sizi dilediğiniz yere en güvenli şekilde ulaştırıyoruz.

Tüm transfer işlemleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Lüks araçlarımız ile sunduğumuz transfer işlemlerimiz sorunsuz yolculuk yapmanızı sağlayacak.

Pompidou Merkezi (Centre Georges Pompidou) 

Pompidou Merkezi (Centre Georges Pompidou) 

2. dünya savaşından sonra Fransa’nın 2. Cumhurbaşkanı George Pompidou’dan ismini alan yapı, 1977 tarihinde hizmete girmiştir. Pompidou Merkezi (Centre Georges Pompidou) ilginç tasarımlı yapısı ile ilgi odağı olmayı başarmış muhteşem bir kültür ve sanat merkezidir.

Mimar Richard Rogers ve Renzo Piano’yu Paris’te modern bir kültür merkezi yapılması için görevlendiren zamanın Cumhurbaşkanı George Pompidou, bu muhteşem eser ile ismini yaşatmayı sağlamıştır. 

Beaubourg’da, Châtelet ve Marais’nin ortasında yer alan sanat ve kültür merkezi günde 20.000’den fazla sanatseveri ağırlar. 5000 sanatçının 60.000’den fazla eseri sergilenen Pompidou Merkezi hem tasarımı ile de hem de sergilenen eserleri ile her yaş gurubunun sıklıkla ziyaret ettiği bir kültür ve sanat merkezidir. Paris’in kültür hayatında çok önemli bir yere sahip olan Pompidou Merkezi 10 katlıdır.

 Binanın havalandırma, su ve elektriğini sağlayan tüm tesisat borularını binanın dışından geçiren mimarlar hepsini farklı renklere boyatarak, rengârenk bir görüntü oluşmasını sağlamıştır. Binanın dışından geçen mavi borular havalandırma tesisatı, yeşil borular su tesisatı, sarı olanlar ise elektrik tesisatı borularıdır. Yürüyen merdivenler ve asansörlerde binanın dışında ve kırmızı renktedir. 

Yapı, yapıldığı yıldan bu zamana kadar ilginç tasarımı ile tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başarmıştır.  Pompidou Merkezi’nde Ulusal Modern Sanat Müzesi (Musee National d’art Moderne), kütüphane, atölyeler, restaurant, kafe, sergi salonları, sinema, mağazalar ve muhteşem bir seyir alanı bulunur.  

Andy Warhol, Kandinsky, Dali ve Picasso gibi önemli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan kültür merkezinde düzenlenen geçici sergilerde dikkat çekmeyi başarır.

 Ulusal Modern Sanat Müzesi 12.210 metrekareye kurulmuştur. Geçici sergiler için 5.900 metrekare ayrılmıştır. 10.400 metrekare kütüphanesi ise aynı anda 2200 kişiyi ağırlayacak kapasitededir.

 20.yüzyılın sembolik yapılarından biri olan Pompidou Merkezi’nin alt katında çocuklar için çeşitli atölyeler, sinema ve büyük sergiler ziyaretçiler ile buluşur. İlk üç katta 371.000 kitabın olduğu devasa bir halk kütüphanesi vardır.

4. katta çağdaş sanat eserleri sergilenirken, Pompidou Merkezi’nde kalıcı olarak sergilenen 1905 ile 1960 seneleri arasındaki eserler 5.katta sergilenir. 6. kat yine büyük bir sergi alanıdır. Seyir katında ise Paris’e can veren tüm önemli yapıları izleyebileceğiniz muhteşem bir teras bulunur. Paris’in panoramik görüntüsünü izlerken bir şeyler yemek isterseniz bu katta modern bir restaurant kültür merkezinin misafirlerini ağırlıyor.

Salı günleri hariç haftanın her günü hizmet veren müze, her ayın ilk Pazar gününde ise ücretsiz olarak misafirlerine kapılarını açar.

 Paris her köşesi tarih kokan asırlık yapılara, ilginç tasarımlara, şahane binalara sahip etkileyici bir şehirdir. Tartışmasız Paris’in her köşesi gezilmeye değerdir.  

Paris ve çevresine yapacağınız turistik veya iş gezilerinizde tüm ulaşım ihtiyaçlarınızı uzman ekibimiz ve konforlu araçlarımız ile en güvenli şekilde karşılıyoruz. Dilerseniz hava alanında Türk şoförlerimiz sizleri karşılayarak, tüm seyahatiniz boyunca sizlere eşlik ediyor. Konforunuza ve güvenliğinize maksimum önem veren, Paris’in iş alanlarını, turistik yapılarını, müzelerini, kültür merkezlerini, eğlence merkezlerini, park ve bahçelerini detaylı bir şekilde bilen şoförlerimiz dilediğiniz bölgeye sizi en doğru yollar ile ulaştırıyor. Paris’e yapacağınız seyahatinizde araç, park ve trafik sorunu yaşamadan Paris’i keşfetmek isterseniz bizlere ulaşabilirsiniz.

Les Invalides 

Les Invalides 

İçinde hastane, nekrepol,  kilise, müze gibi birçok önemli bölümün bulunduğu Les Invalides  ( Hôtel national des Invalides ) 24 Şubat 1670 tarihinde XIV. Louis’in emri ile inşasına karar verilmiş muhteşem ve görkemli bir yapıdır.

XIV. Louis’in krallığı döneminde gazi olan Fransız askerlerinin hayatlarına rahat ve huzurlu devam etmesi amacı ile  yaptırılmıştır. Günümüzde gazileri ağırlamaya devam eden Les Invalides’de ünlü Fransız askerlerinin ve komutanlarının mezarları da bulunmaktadır.

Fransız mimar Libral Bruant tarafından 1671 yılında Grenelle’de çalışmalara başlanmıştır. Fakat projesi beğenilmediği için 1677 yılında Libral Bruant’dan yetki alınıp, mimar Jules Hardouin Mansart bu konuda yetkilendirilmiştir.

İlk yapıldığında üniforma dikim evi, kilise, basım evi, yaşlı askerler için huzur evi ve hastane bulunan Les Invalides’e daha sonra topçuluk müzesi 1872’de, tarihi ordu müzesi ise 1896 yılında eklenmiştir. Bu müzeler 1905 yılında birleştirilerek Askeriye Müzesi ( Musee de L’Armee ) olarak ziyarete açılmıştır.

Les Invalides’de bulunan Askeriye Müzesi’nde ( Musee de L’Armee ) orta çağdan 2. Dünya Savaşı’na kadar kullanılan üniformalar, zırhlar, tüfekler, kılıçlar, miğferler, kamalar, silahlar ve çeşitli askeri belgeler bulunmaktadır. Musee de L’Armee dünyanın en kapsamlı askeri müzelerinden biridir. Bu müze Fransa’nın askeri başarılarının ve 2. Dünya savaşında gösterilen üstün kahramanlığın bir göstergesidir. 2. Dünya Savaşı’nda Türkiye, Japonya, Çin ve Hindistan’dan getirilen eserlerde bu müzede sergilenmektedir.

Les Invalides’in en önemli bölümlerden biri Napolyon’unda mezarının bulunduğu Dome Kilisesi’dir.  Fransa kraliyet mezarlarının defnedilmesi için yapılan altın kubbeli Dome Kilisesi’nin etrafında büyük Fransız komutanlarının mezarları bulunmaktadır. 1681 yılında yapımına başlanan kilisenin inşaatı 27 yıl sürmüştür. 1708 yılında görkemli bir tören ile açılışı yapılmıştır.  Altın kubbesi ve muhteşem tavan süslemeleri olan kilisenin boyu 107 metredir.

1676 yılında inşaatına başlanan Saint Louis Des İnvalides askerler için yapılmıştır. Bu kilisenin içi bayraklarla süslenmiştir ve  muhteşem mimarisi hayranlık uyandırır.

 Les Invalides’de bulunan ve gaziler için yapılan 4 katlı hastane, klasik Fransız mimarisine sahip 196 metre boyunda bir yapıdır. Bu hastanede gazilere üstün ilgi gösteriliyor ve en iyi şekilde tedavi edilmeleri sağlanıyordu.

Seine nehri’ne bakan bu muhteşem yapıda 15’e yakın avlu bulunur. Seine Nehri’nden 500 metrelik bir meydan ile ayrılan Les Invalides’de bulunan avlular askeri geçit törenleri için kullanılır.

Paris’in bu muhteşem askeri müzesi, özellikle meraklıları için eşsiz eserler ile doludur. Paris’in savaşlarını ve tarihini yakından bilmek isteyenler mutlaka Les Invalides’i ziyaret etmelerini öneririz.

Les Invalides resmi tatiller hariç haftanın her gün saat 10.00 ile 18.00 arasında ziyaretçilerini ağırlar. Tek bir bilet ile Les Invalides’deki tüm yapıları gezebilirsiniz.

Paris tarihiyle, yapılarıyla, görkemli ve kapsamlı müzeleri ile dünyanın en önemli başkentlerinin arasındadır. Fransa’nın ve Avrupa’nın en önemli şehirlerden olan Paris’i ziyaretleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Düzenlediğimiz kültür turları ile Paris’in tüm tarihini, şehrin müzelerinden öğrenebilirsiniz. Türk şoförlerimiz ve lüks araçlarımız ile Paris seyahatiniz boyunca sizlere eşlik ediyoruz. Konforlu araçlarımız ile dilerseniz havaalanında sizi karşılıyor ve tüm seyahatiniz boyunca yanınızda oluyoruz. Sunduğumuz hizmetler hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Place de la République  (Cumhuriyet Meydanı)

Place de la République  (Cumhuriyet Meydanı)

Paris’in 3, 10 ve 11. Bölgelerinin kesiştiği yerde bulunan ve Paris’in en güzel meydanlarından biri olan Cumhuriyet Meydanı’nın ( Place de la République ) genişliği 119 metre, uzunluğu ise 283 metredir. Bu bölge Fransız Devriminin ardından Cumhuriyet Meydanı ismini almıştır.

14 Temmuz 1883 tarihinde meydanın ortasına 13 metre çapında ve 15,5 metre yüksekliğinde bir kaide yerleştirilmiştir. İki ayrı silindirden oluşan kaide Morice Kardeşler tarafından yapılmıştır. Kaidenin üzerinde bulunan 3 heykel özgürlük (liberte), kardeşlik (fraternité) ve eşitliği (egalite) temsil eder.

Kaidenin üzerinde bulunan 9,5 metre boyunda heybetli kadın heykeli ise cumhuriyeti sembolize eder. Heykelin etrafı çeşitli kabartmalar ile muhteşem şekilde süslenmiştir. Marieanne ismi verilen bu heykelinin hemen alt kısmında bulunan aslan heykeli de 3 metre boyundadır.

7 ayrı yola ayrılan Cumhuriyet Meydanı’ndan  Arts et Métiers, Grands Boulevards, Gare de l’Est, Canal Saint Martin,  Bastille,  Carreau du Temple veya Nation’a gidilebilir. Ayrıca Türk mahallesine de bu meydandan gidebilirsiniz. Üç ilçenin birleştiği Cumhuriyet Meydanı Paris’in en canlı bölgelerindendir. Sosyal, ekonomik, siyasi ve tarihsel açıdan oldukça etkili Cumhuriyet Meydanı’nın toplumsal açıdan da değeri yüksektir.

Cumhuriyet Meydanı’nın daha turistik bir hale gelmesi ve yayaların rahatça dolaşabileceği bir alan olması için çeşitli projeler hazırlanmış ve bu projelerin üzerinde 3 yıl çalışılmıştır. 3 yıllık çalışma sonucu 2013 yılında Cumhuriyet Meydanı’nın birçok yerine banklar, şezlonglar koyulup yeniden düzenlenmiş ve meydan ağaçlandırılmıştır. Cumhuriyet Meydanı’na, konser veya tiyatro gibi çeşitli aktivitelerinde yapılması için ayrıca bir platform da eklenmiştir.

Cumhuriyet Meydanı’nın iki yanında bulunan bisiklet kiralama dükkânları, restaurantlar, kafeler, oteller meydanı daha da hareketlendirmiştir. Özellikle Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan dünyaca ünlü midyeci Leon’un eşsiz lezzetteki midyelerini denemenizi öneririz. 

Paris meydanları, parkları, bahçeleri ile dünyanın en güzel şehirlerinin başında yer alır. Her köşesi gezilmeye değer bu şehrin kültürü ve tarihi şehre gelen herkesi etkilemeyi başarır. Düzenlediğimiz Paris panoramik turlar ile ışıklar ve âşıklar şehri Paris’i baştan sona gezebilirsiniz.

Türkiye’den gelen misafirlerimiz için Türk şoförlerimiz ve lüks araçlarımız ile konforlu ve güvenli bir yolculuk yapmanızı sağlıyoruz. Konusunda uzman ekibimiz, Paris gezinizi araç, park veya trafik sorunu olmadan en keyifli halde yapmanıza ve unutulmaz bir seyahat geçirmenize yardımcı oluyor.

Sunduğumuz hizmetler hakkında bizimle iletişime geçerek bilgi alabilirsiniz. Haftanın her günü ve günün her saati sizlerin hizmetindeyiz

Pantheon Paris

Pantheon Paris

Pantheon’da; Fransa’nın fikir önderleri, kahramanları, sanatçıları, askerleri, felsefecileri, şairleri, düşünürleri, sanat ve bilim adamları gibi tarihte iz bırakmış önemli isimlerin mezarları bulunur. Paris’in 5. Bölgesinde bulunan Pantheon her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist ağırlar.

1757 yılında XIV Louis’in emri ile Azize Genevieve’e ithafen yapımına başlanmıştır. Pantheon’un inşaatına maddi imkânsızlıklardan dolayı sık sık ara verilmek zorunda kalınmıştır. Yapımı 33 yıl sürmüş ve 1790 yılında kilise olarak hizmete açılmıştır. Pantheon neoklasik mimarinin ilk örneklerindendir.

110 metre uzunluğunda, 8 metre yüksekliğinde ve 84 metre genişliğindeki Pantheon tamamen taş ve mermerden inşa edilmiş muhteşem bir yapıdır. Bu göz alıcı eserin mimarları Jacques Germain Soufflot ve Guillaume Rondelet’dir.

Paris’in en yüksek rakımına sahip Sainte Geneviève tepesinde bulunan Pantheon,  kilise olarak inşa edilmiş fakat Fransız Devriminin ardından dönemin hükümeti kilise olarak kullanılmasını uygun bulmamıştır. Bu karardan sonra Pantheon’da çeşitli yenileme çalışmaları yapılmış ve yapı Fransa’nın en önemli isimleri için anıt mezarı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Uzun süre anıt mezar olarak kullanılan yapı, 1806 yılında Napolyon’un emri ile tekrar kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. 79 yıl daha kilise olarak kullanılan yapı 1885 yılından günümüze kadar kamu binası olarak kullanılmaktadır.

Leon Foucault 31 Mart 1851 tarihinde yapının kubbesinden sarkıttığı 67 metre uzunluğundaki çelik tele bağladığı 28 kilogram ağırlığında demir top ( Foucault Sarkacı ) ile dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü herkese kanıtlamıştır. Foucault Sarkacı deneyi yalnız Fransa’da değil tüm dünya tarafından yoğun ilgi ile karşılanmıştır. Foucault Sarkacı deneyinden sonra Pantheon tüm dünyanın bildiği ve ilgi gösterdiği bir yapı haline gelmiştir.  1851 yılında Foucault sarkacı Conservatoire’e götürülmüş fakat 1995 yılında tekrar Pantheon’a getirilmiştir.

Voltaire (1791), Jean Jacques Rousseau (1794), Joseph Louis Lagrange (1813), Jacques Germain Soufflot (1829), Victor Hugo (1885), Emile Zola (1908), Pierre Curie (1995), Marie Curie 1995, Alexandre Dumas (2012)  ve daha birçok ünlünün mezarı Pantheon’un alt katında kripta isimli bölümde bulunur.

Üç kattan ve demir iskeletlerden oluşan kubbesine 206 merdiven ile çıkabilirsiniz. Kubbesinden Paris’in panoramik görüntüsünü net bir şekilde izleyebilirsiniz. Ayrıca bu bölgeye yaptığınız ziyarette Panteheon’un hemen yakınında bulunanSainte Geneviève Kütüphanesi’ni de ziyaret etmenizi öneririz. Dünyaca ünlü Sainte Geneviève Kütüphanesi’de gezilmeye değer harika bir yapıdır.

Daha önce iki kez kilise olarak hizmet veren Pantheon, günümüzde mozale olarak hizmet vermektedir. Bu muhteşem yapı tarihiyle, tasarımıyla, dev sütunlarıyla ve görkemi ile Paris’in en güzel yapıları arasına girmeyi başarmıştır.

Paris, eşsiz yapıları ile tüm dünyada hayranlık yaratan ve her yapısının ayrı bir hikâyesi olan muhteşem bir şehirdir. Her köşesinde geçmişinden izler taşıyan Paris anıtları, kiliseleri, müzeleri ile Avrupa’da en çok turist ağırlayan şehirlerin başında gelir. Dünya başkentleri arasında da güzelliği ile ilk sıralarda yer almayı hak etmiş ve başarmıştır.

Türkiye’den gelen misafirlerimizin Paris’in bu muhteşem yapılarını yabancılık çekmeden gezebilmesi için haftanın her günü ve günün her saati hizmet vermekteyiz. Türk şoförlerimiz ve konforlu lüks araçlarımız ile müşteri memnuniyeti odaklı hizmet sunmaktayız. Paris seyahatiniz boyunca konforunuzdan ve güvenliğinizden ödün vermeden yolculuk yapmak isterseniz bizlere  ulaşabilirsiniz.

Concorde Meydanı

Concorde Meydanı

Concorde Meydanı ( Place de la Concorde ) Paris’in 8. Bölgesinde dünyaca ünlü Şanzelize Caddesi’nin doğu çıkışında yer alır.  Quinconces Meydanı’ndan sonra 8,64 hektarlık bir alana sahip olan Concorde Meydanı Fransa’nın en büyük 2. meydanıdır.

Dönemin kralı XIV. Louis’in gut hastalığından kurtulmasının anısına Paris’te bir heykel yaptırılmasına karar verilir ve 1763 yılında bugünkü ismi ile Concorde Meydanı’na kralın  heykeli yapılır. 1772 yılında ise Jacques Ange Gabriel tarafından bu heykeli çevreleyen mermerler ve süslemeler yapılır.

Fransız devrimi esnasında Louis’in heykeli yıkılır ve yerine özgürlük heykeli yapılır. Fransız devriminin ardından ise  XIV Louis ve Marie Antoinette ile birlikte toplam 1119 kişi bu meydanda kurulan giyotin ile idam edilir. Meydan, birçok önemli kişinin idam edilmesi ile kötü bir üne sahip olur.

Birçok kez ismi değiştirilen meydan son olarak Place de la Revolution ismi ile anılırken 1830 yılında bugünkü ismi ile anılmaya başlanır. İdamlardan dolayı meydanın üzerinde oluşan kötü itibarı atmak ve XIV. Louis’in bu meydanda ABD ile imzaladığı anlaşma sebebi ile Barış Uzlaşma Meydanı ( Place de la Concorde ) olarak ismi değiştirilir.

84 000 metrekare alanı kaplayan Concorde Meydanı’nı Rue Royal, French Naval Ministry ve Hotel Crillion çevreler.

1831 yılında Mısır valisi Mehmet Ali Paşa tarafından Luxor Tapınağı’ndan getirilen obelisk, dönemin Fransız kralı XIV Louis’e hediye edilmiştir. Mısır’dan getirilmesi ve meydana yerleştirilmesi yaklaşık beş yıl süren obelisk,  günümüzde de Concorde Meydanı’nın tam ortasında bulunur. 3200 yıllık geçmişe sahip 23 metre uzunluğunda ve 230 ton ağırlığındaki bu obelisk günde milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir.  II.Ramses ile ilgili hiyeroglifler obeliskin üzerinde yer alır. 

Obeliskin yanlarında bulunan havuzlar 1836 yılı ile 1846 yılları arasında Hittorf tarafından yapılmıştır. Havuzların biri Fransa sınırları içerisinde bulunan gölleri ve nehirleri, diğeri ise Fransa sınırları içerisinde bulunan denizleri sembolize eder.  Havuzun etrafında bulunan ve Vatikan eserlerinden esinlenerek tasarlanan heykeller de muhteşem bir görselliğe sahiptir.

Concorde Meydanı’nda bulunan La Grande Roue, Paris’in her yerinden görülebilen 100 metre çapında devasa bir dönme dolaptır. Bu dönme dolap ile ışıklar şehri Paris’in eşsiz güzelliklerini tepeden izleyebilirsiniz. Dünyanın en büyük dönme dolabı olan La Grande Roue, yılda iki milyondan fazla ziyaretçi ağırlar. Özellikle Noel zamanı muhteşem şekilde ışıklandırılan Paris’i tepeden izlemek isteyenler dönme dolaba yoğun ilgi gösterir.

Concorde Meydanı’nın dört köşesine yerleştirilen heykeller Fransa’nın Bordeaux, Brest, Lille, Nantes, Rouen, Strasbourg ve Marseille şehirlerini  sembolize eder.

Tuilleries bahçeleri ile dünyanın en güzel caddelerinden olan Şanzelize arasında yer alan sekizgen meydan, havuzlar ve heykeller ile süslenerek görkemli ve eşsiz bir görüntüye kavuşturulmuştur. Turistler kadar Paris halkının da sık ziyaret ettiği Concorde Meydanı’nın etrafında Paris’in en itibarlı ve en lüks otelleri bulunur. Dünyanın her bölgesinden gelen turistler hem konumu hem de güzelliği için bu otellerde konaklamayı tercih eder.  Ayrıca Concorde Meydanı, modanın kalbi Şanselize Caddesi’ne yakın olmasından dolayı dünya sosyetesinin de Paris’te konaklamak için tercih ettiği bir bölgedir.

Sizde Paris’in eşsiz meydanlarını en doğru şekilde gezmek isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz. Paris seyahatiniz boyunca size konforlu ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. 

3. Alexandre Köprüsü

3. Alexandre Köprüsü

Paris’in göz bebeği Seine Nehri’nin muhteşem süsü 3. Alexandre Köprüsü, ( Pont Alexandre III ) Seine nehrinin üzerinde bulunan 37 köprüden en güzeli ve en görkemlisidir. 1896 Ekim ayında temeli atılan 3. Alexandre Köprüsü, 1900 yılındaki Dünya Fuarı için yapılmıştır.

Köprü; 1982 yılında Fransa ile Rusya arasındaki ittifakı sağlayan Çar III.  Alexandre’ın ismini taşır. Aynı zamanda Çar III. Alexandre 1986 yılında köprüye ilk taşı koyan ve köprünün temelini atan kişidir.

Uzunluğu 107 metre, genişliği 40 metre olan köprünün yüksekliği ise 6 metredir. Bol oymalı dekorasyonu ile Paris’in en göz alıcı yapılarındandır.

Köprünün üzerinden Paris manzarasını izlediğinizde kuzeyde Petit Palais ( Küçük Saray ) ile tam karşısında Grand Palais’in  ( Büyük Saray ) büyüleyici görüntüsü hayranlık uyandırır. Petit Palais’de, Grand Palais’de aynı 3. Alexandre Köprüsü gibi 1900 yılındaki Dünya Fuarı için hazırlanmış muhteşem görünümlü yapılardır. Köprünün üzerinden özellikle gün batımında Eiffel Kulesi’ni izlemekte ayrıca keyiflidir.

Invalides ile Champs Elysees bölgelerini birleştiren 3. Alexandre Köprüsü mühendislik harikasıdır. Bu tarihi köprünün mimarları  Joseph Cassien Bernard ve Gaston Cousin, mühendisleri ise Jean Resal ve Amedee d’Alby’ dir.

3. Alexandre Köprüsü’nün iki girişinde sağlı ve sollu toplam dört tane heykel bulunur. 17 metrelik kaideler üzerinde bulunan altın sarısı heykeller köprünün görüntüsünü eşsiz kılar.

Estetik harikası köprüdeki heykellerden biri Seine’deki Neva Nehri’nde bulunan sirenleri diğeri ise Petersburg’taki Neva Nehri’nde bulunan sirenleri sembolize eder. Köprüyü aydınlatan lambalar Art Nouveau tarzında yapılmıştır. Lambaların çevresi melekler ve kanatlı atlar ile muhteşem şekilde dekore edilmiştir.

Tek kemerden oluşan 3. Alexandre Köprüsü, Şanzelize Caddesi’nin görüntüsünü engellememesi için tüm ayrıntılar düşünülerek tasarlanmış ve yapılmıştır.

Her gün yüzlerce kişi; şehrin insan trafiğini, Paris’in muhteşem görüntüsünü, Seine Nehri’nde kayık ile gezen insanları, nehrin kenarında spor yapan gençleri, Eiffel Kulesi’ni, şehrin etrafını saran yüzlerce tarihi yapıyı, güneşin doğuşunu ve güneşin batışını izlemek için 3. Alexandre Köprüsüne gelir.

3. Alexandre Köprüsü; heybeti, görkemi ve tarihi ile Seine Nehri üzerinde her gün dünyanın her yerinden gelen ziyaretçileri ağırlamaya devam eder. Sizde Paris’in tarihi köprülerine ve tarihi yapılarına yapacağınız gezilerde konforlu ve güvenli bir ulaşım sağlamak isterseniz bizler ile iletişime geçebilirsiniz.

Türk şoförlerimiz ve konforlu lüks araçlarımız ile Paris’teki tüm ulaşım ihtiyaçlarınızı en güvenilir şekilde karşılıyoruz. Türk misafirlerimize en iyi ve en kaliteli hizmeti sunmak ve seyahatlerini eşsiz kılmak için haftanın her günü ve her saati hizmetindeyiz. Sunduğumuz hizmetler hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Hôtel de Ville

Hôtel de Ville

Paris’in 4. Bölgesinde bulunan Hotel de Ville 1357 yılından inşa edilmiş ve Paris Belediye Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19. Rönesans mimarisinin izlerini taşıyan binanın muhteşem görüntüsü binanın bulunduğu caddeden geçen herkesi etkilemeyi başarır. Paris’in en görkemli, en şık binası Hotel de Ville tarih boyunca çeşitli tehlikeler atlatmış ve birçok kez onarımdan geçmiştir.

Kuleli çatısı ve ince işlikle yapılmış dış süslemeleri ile büyüleyici bir görüntü sunan binanın mimarları Theodore Ballu ve Edouard Deperthes’dir.

1533 yılında dönemin kralı Francis, Hotel de Villi’in Paris’e yakışır heybetli ve görkemli bir belediye binası olması için yenilenmesini emretmiştir. Rönesans mimarisinin en güzel örneği olan Hotel de Ville’de yenileme ve genişletme çalışmaları başlamıştır.  Bu esnada yaşanan birçok siyasi karışıklık nedeni ile restorasyon çalışmaları yarım kalmış, bina ancak 1835 yılında mimar Etienne Hippolyte Gödde ve mimar Jean Baptiste Lesuer tarafından genişletilebilmiştir.

Hotel de Ville, 1870 yılında gerçekleşen Fransa Prusya Savaşı esnasında da birçok siyasi olaya tanıklık etmiş ve çeşitli tehlikeler atlatmıştır. 1871 yılında ise bina bir protesto esnasında provokasyoncular tarafından ateşe verilmiştir.

1873 yılında tekrar yenileme çalışmaları başlatılmış ve binanın restorasyonu 19 yıl sürmüştür. 1882 yılında tamamlanan restorasyon ile bugünkü halini almıştır. Tören odaları da eklenen bina, 1880’li yılların tarzında dekore edilmiş ve günümüzde de bu şekilde kullanılmaya devam edilmiştir. Hotel de Ville, Paris’in her bölgesinde bulunan yönetim merkezlerinin bağlı bulunduğu bir yönetim merkezidir.

Hotel de Ville, Place de l’Hôtel de Ville meydanındadır. Birçok etkinliğe, konsere ve çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapan meydan her mevsim ve günün her saati hareketlidir.

Kuleli çatısı binaya ayrı bir heybet kazandırırken binanın dışında bulunan 30 heykel Fransız kasabalarını sembolize eder. Yine binanın dışında bulunan 180 heykel ise Paris’te doğmuş dünyaca ünlü kişileri temsil eder. Şehrin tam merkezinde Seine Nehri’ne paralel görkemli ve ihtişamlı bu yapının doğusunda Louvre Müzesi, batısında Bastille, Kuzeyinde Notre Dame Kilisesi, güneyinde ise Marais Bölgesi vardır.

Binanın içerisi muhteşem heykeller ve kabartmalar ile süslenmiştir. Ayrıca devasa avizeler, oymalı sütunlar, resimli tavanlar ve duvarlar ile süslenen binada altın rengi hâkimdir. Belediye başkanının çalışma ofisi ise sade bir görünüme sahiptir. Kahverengi ve krem tonları kullanılarak tasarlanan odada sadelik ve şıklık bir aradadır. Paris mimarisinin muhteşem bir örneği olan bu yapının içi ayrı dışı ayrı bir güzelliktedir.

Binanın tavanlarında ve duvarlarındaki muhteşem resimler dönemin ünlü ressamları Raphael Collin, Jean Paul Laurens, Puvis de Chavannes, Henri Gervex, Aime Morot ve Alfred Rulo tarafından yapılmıştır.

Hotel de Ville’nin en üst katında bulunan devasa kütüphanede Paris’te herkesin sanata, bilime ve kültüre sonsuz önem verdiğinin bir kanıtıdır.

Avrupa Kültür Mirası günlerinde yani Eylül ayında yalnız 2 gün boyunca ziyarete açılan bu görkemli yapıda ayrıca çeşitli sergi organizasyonları düzenlenir. Ücretsiz gezilebilen sergi salonu her zaman ziyarete açıktır.

Paris’te yüzyıllara meydan okuyan birçok tarihi yapı bulunur. Tarihi buram buram hissedebileceğiniz bu muhteşem şehre yapacağınız ziyaretlerde size eşlik ediyoruz. Konforu ve güvenliği bir arada sunduğumuz ulaşım hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için bizlerle  iletişime geçebilirsiniz.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie

Cite Des Sciences Et De L’Industrie, Paris’in dünyaca ünlü parkı  Parc de la Villette’n içinde yer alan Avrupa’nın en büyük ve en güzel bilim müzesidir. Paris’in 19. Bölgesinde bulunan Parc de la Villette, modern tarzda tasarlanmış ve çağdaş yapılar ile donatılmıştır.

III. Napoléon’un emri ile 1867 yılında kurulan mezbahalar bölgesi, 1974 yılında şehrin dışına taşınmıştır. Elde edilen geniş alan 1987 yılında yeniden düzenlenmeye başlanmıştır. 55 hektarlık bu alanın 33 hektarı yeşilliktir. Bu geniş alan yeniden park olarak yapılandırılırken ilginç tasarımlı yapılar, çeşitli kurum ve kuruluşlarda parka konuşlandırılmıştır.

La Geode isimli üç boyutlu muhteşem bir sinema, önemli konserlerin düzenlendiği Zenith Konser Salonu, Paris Müzik Müzesi’nin olduğu Cité de la Musique ve Avrupa kıtasının en büyük bilim müzesi  Cite Des Sciences Et De L’Industrie gibi birçok yapı bu parkın içinde yer alır.

Her yıl 5 milyondan fazla turist ağırlayan Cite Des Sciences Et De L’Industrie, bilim ve teknoloji meraklısı herkesin mutlaka görmesi gereken muhteşem bir müzedir. Bu şaheserin yaratıcısı ise Mimar Adrien Fainsilber’dir. Parkın 3 hektarlık bir alanına sahip Cite Des Sciences Et De L’Industrie 5 katlı ve 40 metre yüksekliğindedir.

Özellikle çocuklarda bilim ve teknolojiye karşı merak uyandırmak ve ilgilerini çekmek için eğlenceli etkinlikler düzenlenen müzede bilim ve teknoloji adına her şeyi bulabilirsiniz. Çeşitli sergilerin düzenlendiği müzede uzay ile ilgili bilgiler, bilgisayar oyunları, bilim şehri, haber odası, konferans salonu, sinema salonları, kütüphane ve mağazalar bulunur.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de bulunan Planetaryum; uzay ile ilgili çeşitli bilgilerin paylaşıldığı ve özel gösterimlerin sunulduğu 260 kişilik kapasiteye sahip bir sinema salonudur. Uzay bilimine karşı ilgi duyan kişilerin bu sinema salonunu mutlaka görmesini öneririz.

Ariane isimli bölüm; Avrupa yapımı bir roket olan Ariane’den esinlenerek isimlendirilmiştir. Bu bölümde roketin bir kopyasını görebilir ayrıca astronotlar hakkında çeşitli bilgilere ulaşabilirsiniz.

Küre şeklinde tasarlanmış ve dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Le Geode, IMAX ve 3 boyutlu filmlerin gösterildiği bir salondur. Çocuk şehri isimli bölümde etkileşimli makineler ile çocukların çeşitli deneylere tanıklık etmesi sağlanır. Müzede bulunan, gerçek boyutlarda yapılmış Mirage Savaş Uçağı da hem çocukların hem de büyüklerin ilgisini çekmeyi başarır.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de 2 ile 7 yaş arasındaki çocuklar için ve 7 ile 12 yaş arasındaki çocuklar için her 20 dakikada bir eğitici aktiviteler başlar. Bu aktivitelerde çocukların 6 farklı alanda keşif yeteneklerinin geliştirilmesi sağlanır.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie çocuklara bilimi ve teknolojiyi yakından tanıtırken eğlenmelerini sağlayan bir bilim müzesidir. Her bölümünde farklı bir heyecan farklı bir keşif olan müze Pazartesi günleri hariç her gün saat 10.00’dan saat 18.00’e kadar ziyaretçilerini ağırlar.

Çocukların asla unutamayacağı ve bilime bir adım daha yaklaşacağı bu muhteşem müze her yaz dünyanın her bölgesinden gelen çocukları ağırlar.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de dışında çocuklarınız ile muhteşem zamanlar geçirebileceğiniz dünyanın en iyi eğlence merkezi Disneyland ve aksiyonun had safhada yaşandığı Parc Asterix’de Paris sınırları içerisinde yer alır.

Çocuklarınızın muhteşem bir yaz tatili geçirmesi için Paris’in tüm güzellikleri onları bekliyor. Sizlere Paris’e yapacağınız seyahatlerde güvenli, rahat ve konforlu bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. Tüm seyahatiz boyunca sizlere eşlik ediyoruz. Bizlere Havaalanı transfer, şehir turu, panoramik Paris gezisi gibi çeşitli hizmetlerimiz hakkında bize ulaşabilirsiniz.

Dome Kilisesi 

Dome Kilisesi 

Dome Kilisesi ( Église du Dôme ) Paris’in en önemli komplekslerinden biri olan Les Invalides’in içindedir. Fransız mimarisinin muhteşem bir örneği olan Dome Kilisesi 1676 yılında XIV. Louis tarafından yaptırılmıştır.

XIV. Louis, kiliseyi kraliyet ailelerine özellikle de kendi ailesine ait mezarların defnedilmesi için yaptırmış fakat bu planı ancak ölümünden 146 yıl sonra gerçekleşmiştir. 1861 yılında XIV Louis’in naaşı Dome Kilisesi’ne getirilmiştir. XIV Louis ile birlikte Napolyon, Maraşel Foch, Mareşal Lyautey ve  Joseph Bonaparte’ın gibi önemli kişilerin  mezarları da Dome Kilisesindedir.

İç içe yerleştirilmiş altı tabutun içinde bulunan Napolyon’un naaşı Dome Kilisesi’nin mezar odasındadır. Dome Kilisesi’nin sonundaki merdivenlerden indiğinizde kilisenin mezar odasına girebilirsiniz.

1821 yılında St.Helena adasında ölen Napolyon, Geranium vadisine gömülmüştür. 19 yıl boyunca mezarı Geranium vadisinde kalmış fakat 1840 yılında Louis Philippe’nin emri ile St. Jerome’s şapeline getirilmiştir. Bu esnada Dome Kilisesi’ndeki mezar anıt yapılmış ve 1861 yılında çok büyük bir tören ile Dome Kilisesi’ne getirilmiştir.

Kırmızı mermerden lahti ile yerde bulunan gri ve sarı mermerler bir bütünlük oluşturmuş, mezar güneşin içerisinde hissi yaratılmıştır. Bu bütünlüğü çevreleyen sütunların her birinin önüne de çeşitli heykeller dikilmiştir.

Mareşal Lyautey’ın   farklı bir bölümde bulunan lahti iki küçük sütunun üzerine yerleştirilmiştir. Odanın görkemli kubbesi çeşitli resimler ile süslenmiştir.

Fransız Mareşal Ferdinant Foch’un bulunduğu oda ise resimler ile tasarlanmıştır. Kubbeli odadaki bronz lahdin üstünde ve odadaki dev sütunlar arasında bulunan oymalar çeşitli heykeller ile süslenmiştir.

15 gün tahta kalan Napolyon’un oğlu 2. Napolyon 21 yaşında Viyana  Schönburn Sarayında ölmüştür. 2.Napolyon’unda mezarı Dome Kilisesi’ndedir. Kilisenin girişinin sağ tarafında bulunan anıt mezar Napolyon’un ağabeyi Joseph Bonaparte’ın lahdidir. 

XIV. Louis döneminde yaşayan Vauban askeri bir mühendistir. Geliştirdiği savunma sistemleri ile büyük başarılara imza atan Vauban’a, Fransa Mareşali unvanı verilmiştir. Dome Kilisesi’nde bulunan anıt mezarın içinde cam bir kavanozda Vauban’ın kalbi bulunur. Bu ünlü ve önemli kişilerin mezarlarının dışında Dome Kilisesi’nde bazı askerlerinde mezarları bulunur.

Fransa mimarisinin en güzel ve en başarılı örneklerinden biri olan Dome Kilisesi’nin kubbesi 1715 yılında altın ile kaplanmıştır.  Kubbede cennetin güzelliği ve Louis’in İsa’ya kılıcını sunması resmedilmiştir. Büyük bir hayranlık uyandıran kubbesi Dome Kilisesi’ne ayrı bir güzellik ve ayrı bir görkem kazandırmıştır.

Dome Kilisesi’nin tavan süslemeleri Fransız ressam Charles de la Fosse tarafından yapılmıştır. Özellikle Louis’in Zaferi adlı eser tüm ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görür.

Les Invalides’de yer alan Dome Kilisesi hem mimarisi ile hem de tarihteki önemi ile görülmeye değer muhteşem bir yapıdır. Paris’te bulunan önemli yapılara yapacağınız gezilerde size konforlu ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. Hizmetlerimiz hakkında  detaylı bilgi alabilirsiniz.

Hôtel de Ville

Hôtel de Ville

Paris’in 4. Bölgesinde bulunan Hotel de Ville 1357 yılından inşa edilmiş ve Paris Belediye Binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19. Rönesans mimarisinin izlerini taşıyan binanın muhteşem görüntüsü binanın bulunduğu caddeden geçen herkesi etkilemeyi başarır. Paris’in en görkemli, en şık binası Hotel de Ville tarih boyunca çeşitli tehlikeler atlatmış ve birçok kez onarımdan geçmiştir.

Kuleli çatısı ve ince işlikle yapılmış dış süslemeleri ile büyüleyici bir görüntü sunan binanın mimarları Theodore Ballu ve Edouard Deperthes’dir.

1533 yılında dönemin kralı Francis, Hotel de Villi’in Paris’e yakışır heybetli ve görkemli bir belediye binası olması için yenilenmesini emretmiştir. Rönesans mimarisinin en güzel örneği olan Hotel de Ville’de yenileme ve genişletme çalışmaları başlamıştır.  Bu esnada yaşanan birçok siyasi karışıklık nedeni ile restorasyon çalışmaları yarım kalmış, bina ancak 1835 yılında mimar Etienne Hippolyte Gödde ve mimar Jean Baptiste Lesuer tarafından genişletilebilmiştir.

Hotel de Ville, 1870 yılında gerçekleşen Fransa Prusya Savaşı esnasında da birçok siyasi olaya tanıklık etmiş ve çeşitli tehlikeler atlatmıştır. 1871 yılında ise bina bir protesto esnasında provokasyoncular tarafından ateşe verilmiştir.

1873 yılında tekrar yenileme çalışmaları başlatılmış ve binanın restorasyonu 19 yıl sürmüştür. 1882 yılında tamamlanan restorasyon ile bugünkü halini almıştır. Tören odaları da eklenen bina, 1880’li yılların tarzında dekore edilmiş ve günümüzde de bu şekilde kullanılmaya devam edilmiştir. Hotel de Ville, Paris’in her bölgesinde bulunan yönetim merkezlerinin bağlı bulunduğu bir yönetim merkezidir.

Hotel de Ville, Place de l’Hôtel de Ville meydanındadır. Birçok etkinliğe, konsere ve çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapan meydan her mevsim ve günün her saati hareketlidir.

Kuleli çatısı binaya ayrı bir heybet kazandırırken binanın dışında bulunan 30 heykel Fransız kasabalarını sembolize eder. Yine binanın dışında bulunan 180 heykel ise Paris’te doğmuş dünyaca ünlü kişileri temsil eder. Şehrin tam merkezinde Seine Nehri’ne paralel görkemli ve ihtişamlı bu yapının doğusunda Louvre Müzesi, batısında Bastille, Kuzeyinde Notre Dame Kilisesi, güneyinde ise Marais Bölgesi vardır.

Binanın içerisi muhteşem heykeller ve kabartmalar ile süslenmiştir. Ayrıca devasa avizeler, oymalı sütunlar, resimli tavanlar ve duvarlar ile süslenen binada altın rengi hâkimdir. Belediye başkanının çalışma ofisi ise sade bir görünüme sahiptir. Kahverengi ve krem tonları kullanılarak tasarlanan odada sadelik ve şıklık bir aradadır. Paris mimarisinin muhteşem bir örneği olan bu yapının içi ayrı dışı ayrı bir güzelliktedir.

Binanın tavanlarında ve duvarlarındaki muhteşem resimler dönemin ünlü ressamları Raphael Collin, Jean Paul Laurens, Puvis de Chavannes, Henri Gervex, Aime Morot ve Alfred Rulo tarafından yapılmıştır.

Hotel de Ville’nin en üst katında bulunan devasa kütüphanede Paris’te herkesin sanata, bilime ve kültüre sonsuz önem verdiğinin bir kanıtıdır.

Avrupa Kültür Mirası günlerinde yani Eylül ayında yalnız 2 gün boyunca ziyarete açılan bu görkemli yapıda ayrıca çeşitli sergi organizasyonları düzenlenir. Ücretsiz gezilebilen sergi salonu her zaman ziyarete açıktır.

Paris’te yüzyıllara meydan okuyan birçok tarihi yapı bulunur. Tarihi buram buram hissedebileceğiniz bu muhteşem şehre yapacağınız ziyaretlerde size eşlik ediyoruz. Konforu ve güvenliği bir arada sunduğumuz ulaşım hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi almak için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie

III. Napoléon’un emri ile 1867 yılında kurulan mezbahalar bölgesi, 1974 yılında şehrin dışına taşınmıştır. Elde edilen geniş alan 1987 yılında yeniden düzenlenmeye başlanmıştır. 55 hektarlık bu alanın 33 hektarı yeşilliktir. Bu geniş alan yeniden park olarak yapılandırılırken ilginç tasarımlı yapılar, çeşitli kurum ve kuruluşlarda parka konuşlandırılmıştır.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie, Paris’in dünyaca ünlü parkı  Parc de la Villette’n içinde yer alan Avrupa’nın en büyük ve en güzel bilim müzesidir. Paris’in 19. Bölgesinde bulunan Parc de la Villette, modern tarzda tasarlanmış ve çağdaş yapılar ile donatılmıştır.

La Geode isimli üç boyutlu muhteşem bir sinema, önemli konserlerin düzenlendiği Zenith Konser Salonu, Paris Müzik Müzesi’nin olduğu Cité de la Musique ve Avrupa kıtasının en büyük bilim müzesi  Cite Des Sciences Et De L’Industrie gibi birçok yapı bu parkın içinde yer alır.

Her yıl 5 milyondan fazla turist ağırlayan Cite Des Sciences Et De L’Industrie, bilim ve teknoloji meraklısı herkesin mutlaka görmesi gereken muhteşem bir müzedir. Bu şaheserin yaratıcısı ise Mimar Adrien Fainsilber’dir. Parkın 3 hektarlık bir alanına sahip Cite Des Sciences Et De L’Industrie 5 katlı ve 40 metre yüksekliğindedir.

Özellikle çocuklarda bilim ve teknolojiye karşı merak uyandırmak ve ilgilerini çekmek için eğlenceli etkinlikler düzenlenen müzede bilim ve teknoloji adına her şeyi bulabilirsiniz. Çeşitli sergilerin düzenlendiği müzede uzay ile ilgili bilgiler, bilgisayar oyunları, bilim şehri, haber odası, konferans salonu, sinema salonları, kütüphane ve mağazalar bulunur.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de bulunan Planetaryum; uzay ile ilgili çeşitli bilgilerin paylaşıldığı ve özel gösterimlerin sunulduğu 260 kişilik kapasiteye sahip bir sinema salonudur. Uzay bilimine karşı ilgi duyan kişilerin bu sinema salonunu mutlaka görmesini öneririz.

Ariane isimli bölüm; Avrupa yapımı bir roket olan Ariane’den esinlenerek isimlendirilmiştir. Bu bölümde roketin bir kopyasını görebilir ayrıca astronotlar hakkında çeşitli bilgilere ulaşabilirsiniz.

Küre şeklinde tasarlanmış ve dikkatleri üzerinde toplamayı başaran Le Geode, IMAX ve 3 boyutlu filmlerin gösterildiği bir salondur. Çocuk şehri isimli bölümde etkileşimli makineler ile çocukların çeşitli deneylere tanıklık etmesi sağlanır. Müzede bulunan, gerçek boyutlarda yapılmış Mirage Savaş Uçağı da hem çocukların hem de büyüklerin ilgisini çekmeyi başarır.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de 2 ile 7 yaş arasındaki çocuklar için ve 7 ile 12 yaş arasındaki çocuklar için her 20 dakikada bir eğitici aktiviteler başlar. Bu aktivitelerde çocukların 6 farklı alanda keşif yeteneklerinin geliştirilmesi sağlanır.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie çocuklara bilimi ve teknolojiyi yakından tanıtırken eğlenmelerini sağlayan bir bilim müzesidir. Her bölümünde farklı bir heyecan farklı bir keşif olan müze Pazartesi günleri hariç her gün saat 10.00’dan saat 18.00’e kadar ziyaretçilerini ağırlar.

Çocukların asla unutamayacağı ve bilime bir adım daha yaklaşacağı bu muhteşem müze her yaz dünyanın her bölgesinden gelen çocukları ağırlar.

Cite Des Sciences Et De L’Industrie’de dışında çocuklarınız ile muhteşem zamanlar geçirebileceğiniz dünyanın en iyi eğlence merkezi Disneyland ve aksiyonun had safhada yaşandığı Parc Asterix’de Paris sınırları içerisinde yer alır.

Çocuklarınızın muhteşem bir yaz tatili geçirmesi için Paris’in tüm güzellikleri onları bekliyor. Sizlere Paris’e yapacağınız seyahatlerde güvenli, rahat ve konforlu bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. Tüm seyahatiz boyunca sizlere eşlik ediyoruz. Bizlere Havaalanı transfer, şehir turu, panoramik Paris gezisi gibi çeşitli hizmetlerimiz hakkında bize ulaşabilirsiniz.

Dome Kilisesi 

Dome Kilisesi ( Église du Dôme ) Paris’in en önemli komplekslerinden biri olan Les Invalides’in içindedir. Fransız mimarisinin muhteşem bir örneği olan Dome Kilisesi 1676 yılında XIV. Louis tarafından yaptırılmıştır.

XIV. Louis, kiliseyi kraliyet ailelerine özellikle de kendi ailesine ait mezarların defnedilmesi için yaptırmış fakat bu planı ancak ölümünden 146 yıl sonra gerçekleşmiştir. 1861 yılında XIV Louis’in naaşı Dome Kilisesi’ne getirilmiştir. XIV Louis ile birlikte Napolyon, Maraşel Foch, Mareşal Lyautey ve  Joseph Bonaparte’ın gibi önemli kişilerin  mezarları da Dome Kilisesindedir.

İç içe yerleştirilmiş altı tabutun içinde bulunan Napolyon’un naaşı Dome Kilisesi’nin mezar odasındadır. Dome Kilisesi’nin sonundaki merdivenlerden indiğinizde kilisenin mezar odasına girebilirsiniz.

1821 yılında St.Helena adasında ölen Napolyon, Geranium vadisine gömülmüştür. 19 yıl boyunca mezarı Geranium vadisinde kalmış fakat 1840 yılında Louis Philippe’nin emri ile St. Jerome’s şapeline getirilmiştir. Bu esnada Dome Kilisesi’ndeki mezar anıt yapılmış ve 1861 yılında çok büyük bir tören ile Dome Kilisesi’ne getirilmiştir.

Kırmızı mermerden lahti ile yerde bulunan gri ve sarı mermerler bir bütünlük oluşturmuş, mezar güneşin içerisinde hissi yaratılmıştır. Bu bütünlüğü çevreleyen sütunların her birinin önüne de çeşitli heykeller dikilmiştir.

Mareşal Lyautey’ın   farklı bir bölümde bulunan lahti iki küçük sütunun üzerine yerleştirilmiştir. Odanın görkemli kubbesi çeşitli resimler ile süslenmiştir.

Fransız Mareşal Ferdinant Foch’un bulunduğu oda ise resimler ile tasarlanmıştır. Kubbeli odadaki bronz lahdin üstünde ve odadaki dev sütunlar arasında bulunan oymalar çeşitli heykeller ile süslenmiştir.

15 gün tahta kalan Napolyon’un oğlu 2. Napolyon 21 yaşında Viyana  Schönburn Sarayında ölmüştür. 2.Napolyon’unda mezarı Dome Kilisesi’ndedir. Kilisenin girişinin sağ tarafında bulunan anıt mezar Napolyon’un ağabeyi Joseph Bonaparte’ın lahdidir. 

XIV. Louis döneminde yaşayan Vauban askeri bir mühendistir. Geliştirdiği savunma sistemleri ile büyük başarılara imza atan Vauban’a, Fransa Mareşali unvanı verilmiştir. Dome Kilisesi’nde bulunan anıt mezarın içinde cam bir kavanozda Vauban’ın kalbi bulunur. Bu ünlü ve önemli kişilerin mezarlarının dışında Dome Kilisesi’nde bazı askerlerinde mezarları bulunur.

Fransa mimarisinin en güzel ve en başarılı örneklerinden biri olan Dome Kilisesi’nin kubbesi 1715 yılında altın ile kaplanmıştır.  Kubbede cennetin güzelliği ve Louis’in İsa’ya kılıcını sunması resmedilmiştir. Büyük bir hayranlık uyandıran kubbesi Dome Kilisesi’ne ayrı bir güzellik ve ayrı bir görkem kazandırmıştır.

Dome Kilisesi’nin tavan süslemeleri Fransız ressam Charles de la Fosse tarafından yapılmıştır. Özellikle Louis’in Zaferi adlı eser tüm ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi görür.

Les Invalides’de yer alan Dome Kilisesi hem mimarisi ile hem de tarihteki önemi ile görülmeye değer muhteşem bir yapıdır. Paris’te bulunan önemli yapılara yapacağınız gezilerde size konforlu ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. Hizmetlerimiz hakkında  detaylı bilgi alabilirsiniz.

Jardin des Plantes

23 hektarlık alana sahip Jardin des Plantes ( Bitkiler Bahçesi ) Paris’in 5. Bölgesinde bulunan doğa ile baş başa kalabileceğiniz birçok çeşit bitkinin yer aldığı harika bir botanik bahçedir. Seine Nehri’nin kıyısında, Paris Büyük Cami ile Gare d’Austerlitz arasında yer alan Jardin des Plantes’in karşısında Garede Lyon bulunur. 

1626 yılında XIII. Louis için şifalı bitkiler yetiştirmek isteyen doktoru Guy de la Brosse’nin fikri ile oluşturulan Jardin des Plantes’de günümüzde Paris’in en önemli ve en güzel bahçelerinden biridir. 1626 yılında Kral Bahçesi ismi ile kurulan bahçe 1635 yılında halkın ziyaretine açılmıştır. 

Parkın içinde Hayvanat Bahçesi, Evrim Büyük Galeri, Büyük Botanik Bahçesinin Seraları,  Çocuklar Galerisi, Mineraloji ve Jeoloji Galerisi, Karşılaştırılmalı Anatomi ve Paleontoloji Galerileri, Galeri ve Botanik ile birçok yürüyüş yolları bulunur. Ayrıca Paris’in ilk hayvanat bahçesi, Jardin des Plantes’de kurulmuştur.

Her yıl 8 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Jardin des Plantes’in genelinde 15.000 bitki, 2000 ağaç, 8500 uzun ömürlü otsu bitki, 2000 sera bitkisi, 80 000 mevsimlik bitki ayrıca birçok hayvan çeşidi bulunur.

Parka girdiğinizde sol taraftaki ilk bina Karşılaştırılmalı Anatomi ve Paleontoloji Galerileridir. Dev dinozorların fosilleri, çeşitli kuşların iskeletlerinin sergilendiği bu bölümde dev dinozorları yakından tanıma şansı bulabilirsiniz. Büyük Botanik Bahçesinin Seraları’nda 6500 farklı türde 10.000’den fazla bitki bulunur. Daha önce hiçbir yerde görmediğiniz bitkileri Jardin des Plantes’in Botanik Galerisi’nde görebilirsiniz.

Hayvanat Bahçesi’nde ( Menagerie ) 5 kıtadan getirilen 120 çeşit, 1000 den fazla evcil ve yabani hayvan barınır. Kızıl pandalar ve leoparlar özellikle ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görür. Ayrıca Jardin des Plantes’de bulunan kuş türlerini de mutlaka görmenizi öneririz.

Evrim Büyük Galeri’de (Grande Galerie de l’Évolution) Afrika ile olan savaşta bulunan hayvanlar sergilenir. Gerçek boyuttaki hayvanlar içleri doldurularak gerçeğe en yakın halleri ile sergilenmektedir. 

Parkın bir diğer bölümü Alpine Garden’da, Himalayalar’dan, Alpler’den ve Pireneler’den gelen türlerde dâhil olmak üzere 2000’den fazla bitki çeşidi bulunur. Jardin des Plantes’in en özel bitkileri Alpine Garden’dadır. Grandes Serra isimli serada ise Yeni Kaledonya’dan  getirilen tropik türler bulunur.

Jardin des Plantes, bilimsel araştırmalar yapmak, bitki türlerini korumak, insanları bitkiler ve hayvanlar ile ilgili bilgilendirmek amacıyla hizmet vermektedir.

Jardin des Plantes’de cafeler, restaurantlar, mağazalar ve çocuklar için oyun parkları bulunur. Bu doğa harikası bahçenin izin verilen yerlerinde piknik de yapılabilir. Jardin des Plantes’de ayrıca çeşitli etkinlikler, turlar, atölyeler ve sergiler de organize edilir.

Çocuklarınızın doğa ile baş başa bir gün geçirmesini, bitkileri ve hayvanları yakından tanımasını istiyorsanız Jardin des Plantes’i mutlaka ziyaret etmelisiniz. Kış sezonunda 08.00 den 17.30 a kadar yaz sezonunda ise 07.30 dan 20.00 ye kadar bu doğa harikası park ziyarete açıktır. 

Paris’in bahçelerinde ve parklarında doğa ile baş başa kalabilir, ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Doğal güzelliklerin şehri Paris’in dünyaca ünlü parkları her yıl dünyanın her yerinden gelen milyonlarca turisti ağırlar. Sizlerde Paris’e yapacağınız ziyaretlerinizde şehrin tüm güzelliklerini en doğru şekilde keşfetmek isterseniz bizlere ulaşabilirsiniz. 

Parc de la Villette

Parc de la Villette, Paris’in 19. Bölgesinde bulunan 55 hektar alana sahip bir parktır. Paris’in en büyük üçüncü parkı olan Parc de la Villette’in 35,5 hektarı yeşil alandır.

1867 yılında 3. Napolyon’un emri ile bölgede birçok mezbaha mekânları açılmıştır. Bölgenin genelinde kasaplar, kesimhaneler ve et marketleri bulunurdu. Bu nedenle Parc de la Villette bulunduğu bölge geçmişte mezbahalar bölgesi olarak bilinirdi. 1974 yılında şehrin yeniden kalkınma projesi dâhilinde mezbaha mekânları Paris’in farklı bölgelerine taşınmıştır.

Bölgenin peyzaj düzeni için 1982 yılı ile 1983 yılı arasında bir yarışma başlatılmış ve yarışmayı Bernard Tschumi kazanmıştır. İşviçreli mimar Bernard Tschumi tarafından tasarlanan Parc De la Villette’in yapımına 1984 yılında başlanmış, 1987 yılında tamamlanmıştır. Bernard Tschumi dışında parkın yapımında birçok ünlü mimarında katkısı olmuştur.

Parkın içinde müze, tiyatro salonu, konser salonu, atölye, konferans salonu ve sinema salonu gibi birçok aktivitenin gerçekleştirilebileceği eşsiz mekânlar ile her türlü sporun yapılabileceği açık alanlar bulunur.

Avrupa kıtasının en büyük ve en görkemli bilim müzesi Cite des Sciences et de I’ındustrie Parc de la Villette’n sınırları içerisindedir.  La Géode; 36 metre çapı olan muhteşem bir kubbeye sahip tiyatro salonudur. Cite de la musique; tarihi müzik aletlerinin de sergilendiği konser salonudur. Le Zenith 6300 kişilik hoş ve ünlü bir konser salonudur.

Cabaret Sauvage 1200 kişinin ağırlanabileceği küçük bir konser salonudur. Le Trabendo, 700 koltuklu pop, rock, folk ve caz konserleri için tasarlanmış bir salondur. Le Tarmac dans gösterilerinin ve dans çalışmalarının yapılabileceği şirin bir mekândır.

Le Salon de la Chanson  140 koltuklu bir tiyatro salonudur. Espace Chapiteaux, 4200 metrekare alana sahip çeşitli etkinliklerin düzenlenebileceği bir çadırdır.  Pavillon Paul Delouvrier, atölye çalışmalarının gerçekleştirilebileceği veya konferansların yapılabileceği çeşitli sosyal etkinlikler için tasarlanmış salondur.

Théâtre Parc-Villette, çocukların tiyatro ve oyunculuk eğitimi alabileceği 211 kişilik bir atölyedir. Sinema en plein, muhteşem bir açık sinemadır. 2015 yılında açılan Philharmonie de Paris ise Jean Nouvel tarafından tasarlanan 2400 kişilik bir senfoni salonudur.

Yıl boyunca bu salonlarda yüzlerce konser, gösteri ve festivaller düzenlenir. Bu muhteşem etkinliklere dünyanın her bölgesinden ve her kültüründen milyonlarca insan gelir. Her türlü etkinliğin düzenlendiği Parc de la Villette, yapıldığı günden bu yana popülaritesini artırmaya devam eder.

Sanata dair her şeyin yapılabileceği Parc de la Villette, bu muhteşem salonları dışında peyzajıyla da dikkatleri üzerinde toplamayı başarır. Bu muhteşem parkta yürüyüş yolları, çocuklar için parklar, spor yapılabilecek alanlar, heykeller, çeşmeler ve her türlü aktivitenin yapılabileceği açık alanlar bulunur. Yılda 10 milyon kişiden fazla ziyaretçi ağırlayan Parc de la Villette çağdaş görünümü ile her yıl ziyaretçi sayısını da artırmaktadır.

Parc de la Villette’de 10 farklı temada park vardır. Bazı parklar tamamen çocuklar için tasarlanmış bazıları ise yetişkinlerin vakit geçirebileceği şekilde tasarlanmıştır. Aktivite ile doğanın güzelliklerini bir arada tutmayı başaran Parc de la Villette’de restaurantlar, kafeler ve hediyelik eşya dükkânları da bulunur.

Parklarını ve bahçelerini ücretsiz olarak gezebileceğiniz Parc de la Villette saat  10.00 dan 20.00’ye kadar açıktır.

Sizlerde Parc de la Villette’de düzenlenen muhteşem etkinliklere katılmak veya çocuklarınız ile unutamayacağınız anlar geçirmek isterseniz bizlere ulaşabilirsiniz. Paris’te yapacağınız tüm gezilerinizde sizlere güvenli ve konforlu ulaşım hizmeti sunuyoruz. Haftanın her günü ve günün her saati hizmet veren firmamız Türkiye’den gelen misafirleri için Türk şoförler ve lüks araçlar ile hizmet vermektedir. Bizler ile iletişim kurabilirsiniz. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir