Paris'te

Müzeler – Saraylar

Louvre Müzesi 

Fransa’nın ilk devlet müzesi olan Louvre Müzesi ( le Musée du Louvre ) günde yaklaşık 25.000 ziyaretçi ağırlıyor. Louvre Müzesi’nde 380.000’den fazla obje ve 35.000’den fazla sanat eseri bulunuyor.

Müzenin ana giriş kapısında cam ve metalden yapılan 21 metre yükseklikte Louvre Piramidi bulunmaktadır. 1793 yılından önce saray olarak kullanılan müzenin yaklaşık 800 yıllık bir tarihi vardır.

60.000 metrekareye yayılan müze Dekoratif Sanatlar, Eski Yakın Doğu Sanat Eserleri, , Eski Mısır Medeniyeti, İslam Sanatı, Tablolar, Heykeller, Baskılar ve Çizimler, Etrüsk ve Roma, Kadim Yunan bölümlerinden oluşuyor. Müzede kütüphane, alışveriş merkezi, eğitim bölümü, konferans salonu, laboratuvarlar ile sanat tarihi ve müzecilik eğitimi veren Louvre Müze Okulu bulunuyor.

Dünyada en çok ziyaret edilen müzeler sıralamasında Louvre Müzesi, her yıl ilk sırada yer alıyor. Dünyanın her bölgesinden gelen turistler tarafından büyük ilgi gören müze muhteşem eserlerinin yanı sıra ışıklandırmalarıyla da, görsel bir ziyafet sunuyor ve ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

Louvre Müzesi’ndeki en önemli eserlerden biri,  15. Yüzyılda ünlü İtalyan ressam, heykeltıraş ve bilim adamı Leonarda Da Vinci tarafından yapılan yağlı boya portresi Mona Lisa (La Joconde) tablosudur.

Sfumoto tekniği ile kavak bir pano üzerine resmedilen tablo hakkında yüzyıllardır birçok spekülasyon çıksa da, tablonun gizemi hala tam olarak çözülmemiştir.

Müzede 3 kat camın altında korunarak, sergilenen gizemli tablo 77×53 cm ölçülerindedir.

Milo Venüsü (Venus De Milo), 1820 yılında Yunanistan’ın Milos adasında bulunan ve tahminen milattan önce 130 ile 100 seneleri arasında yapılan Louvre Müzesi’nin en önemli tarihi eserlerinden biridir.  

Antik Yunan Heykel sanatının en büyük eserlerinden olan Milo Venüsü 203 cm boyunda ve paros mermeri ile yapılmıştır. Louvre Müzesi’nin şeref bölümünde sergilenmektedir.

Kana’da Düğün (The Wedding Feast at Cana), 1563 yılında İtalyan ressam Paolo Veronese’nin 660 x 990 cm boyutlarındaki yağlıboya tablosudur. Louvre Müzesi’nin en önemli eserlerinden biri olan tablo Mona Lisa tablosunun karşısında sergilenmektedir. Eserde dönemin kralları, kraliçeleri, padişahları, müzisyenleri olmak üzere toplam 132 kişi ile 7 hayvan resmedilmiştir. Tabloda İsa’nın ilk mucizesi kabul edilen suyu şaraba dönüştürme olayı anlatılmıştır. Ressam bu mucizevî olayı kendi zamanında, Venedik Sarayı’nda dönemin önemli isimlerinin karşısında yaşanmış gibi resmetmiştir.

1807 yılında tamamlanan Napolyon’un Tac Giydirme Töreni (Le Sacre de Napoléon), isimli tablo Jacques Louis David tarafından resmedilmiştir. Ebatları 629 x 979 cm olan tablo müzenin başyapıtları arasındadır. İmparatorluk ailesi, devlet görevlileri, büyükelçiler gibi dönemin önemli kişileri eşliğinde Napolyon’un eşine tac giydirme törenini konu almıştır.

Horas Kardeşlerin Yemini (Le Serment des Horaces), 1784 yılında Jacques Louis David tarafından tuval üzerine yağlıboya ile çizilmiştir. 330 x 425 cm ebatlarındaki tabloda 3 kardeşin ve babalarının vatanseverlikleri ve bu uğurda korkusuzca can verebilecekleri konu edinmiştir.

Antik Yunan Heykel sanatının bir başka örneği de Kanatlı Zafer Heykeli; (Winged Victory of Samothrace) milattan önce 3. Yüzyılda mermerden yapılmıştır.

1863 yılında Edirne’deki Fransız konsolos yardımcısı tarafından Semadirek Adası’nda parçaları bulunmuştur. Yapılan restorasyon çalışmaları ile parçalar birleştirilse de, tüm araştırmalara rağmen heykelin baş ve kol kısımları bulunamamıştır. Bugün 328 cm boyundaki heykel, Louvre Müzesinde kolsuz ve başsız olarak sergileniyor.

Bu anlattığımız birkaç önemli eser dışında Louvre Müzesi’nde tarihe tanıklık etmiş binlerce eser ve obje sizi bekliyor. Müzeyi tamamen gezmek en az 2 gün sürüyor.

Louvre Müzesi’nin buram buram tarih kokan atmosferi ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. Bu büyülü atmosferin içinde tarihe yolculuk etmek ve dünyanın en önemli eserlerini yakından görmek için  bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Orsay Müzesi

Fransa ve Avrupa sanatına ait 4000 eserin sergilendiği Orsay Müzesi (Musée d’Orsay), 57 000 metrekare alana kurulu bir devlet müzesidir.

Seine Nehrinin sol kısmında bulunan müze 1898 ve 1900 yılları arasında inşa edilmiştir. Uzunluğu 175 metre, genişliği 75 metre olan yapı, tren garı olarak kullanılmaya başlanmıştır.  Louvre Müzesi ile yaklaşık 1 kilometre uzaklıktadır.

1983 yılında Pierre Colboc, Renaud Bardon,  Jean Paul Philippon ve Gae Aulenti isimli Fransız ve İtalyan mimarlar tren garını müzeye dönüştürmek için çalışmalara başlamıştır. Çalışmalardan 3 yıl sonra müzenin açılışı, dönemin cumhurbaşkanı François Mitterand tarafından yapılmıştır.

1848 ve 1914 tarihleri arasında yapılan resimler, heykeller, mobilyalar ve fotoğrafların sergilendiği müzeyi yılda 3 200 000’den fazla kişi ziyaret eder.

Degas, Rodin, Edouard Monet, Paul Cezanne,  Claude Monet,  Renoir gibi önemli sanatçıların eserleri sergilenen müze Paris’in en önemli yapıtlarındandır. Bu kalıcı eserler dışında Orsay Müzesi’ndeki geçici sergilerde ziyaretçilerin yoğun ilgisini çeker.

Cehennem Kapıları, Mavi Nilüferler, Kırda Öğle Yemeği, Moulin de la Galette’te Dans ve buna benzer dünyaca ünlü birçok önemli eser bu müzede sergilenir.

Cehennem Kapıları, 1840 ile 1917 tarihlerinde yaşayan ve sansasyonel bir yaşama sahip olan Fransa’nın en iyi heykeltıraşlarından Rodin’e aittir. Kapının bir kanadında Adem, diğer kanadında Havva ve üzerinde 200 ilginç figür bulunan Cehennem Kapıları isimli eser eşsiz bir görünüme sahiptir. Kapının orijinali Orsay Müzesi’nde, bir örneği de Rodin Müzesinde sergileniyor.

Mavi Nilüferler; 86 yaşında ölen Claude Monet, hayatının son 30 yılında sadece nilüferleri resmetmiştir. 250’nin üzerinde nilüfer resmeden Monet’in diğer tabloları da birçok ülkenin en önemli müzelerinde sergilenmektedir.

Kırda Öğle Yemeği,  Édouard Manet’in 1863 yılında tuval üzerine yağlı boya ile çizilmiş modern bir tablosudur. Piknik yapan çıplak bir kadın yanında giyinik 2 erkek ve suda yıkanan çıplak bir kadını konu alan resim, çizildiği yıllarda eleştirmenler tarafından müstehcen bir tablo olduğu düşünüldüğü için çok tepki almıştır. Paris sanat sergisi tarafından da reddedilen tablo günümüzde Orsay Müzesi’nin en önemli tabloları arasında sergileniyor.

Moulin de la Galette’te Dans, Renoir’in 1876 yılında yaptığı dünyaca ünlü bir eseridir. Tuval üzerine yağlı boya ile çizilen resim Montmartre’de kafede geçen eğlenceli bir Pazar gününü anlatır.

Müze Pazartesi günleri kapalı, Perşembe günleri 09.30’dan 21.45’e kadar, diğer günlerde ise 09.30’dan 18.00’e kadar açıktır.

Paris birçok tarihi esere ev sahipliği yapar. Tarihe yolculuk yapmak isteyen tarih severler Paris’teki Orsay Müzesi ve diğer  müzeleri ziyaret ederek geçmişin izlerinde kaybolur.

Her gün milyonlarca turist ağırlayan bu müzeler, ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Sizde Paris’teki dünyaca ünlü tarihi eserleri görmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Paris’i yakından tanıyan Türk şoförlerimiz ve lüks araçlarımız ile Paris’teki tüm transfer işlemleriniz için her zaman yanınızdayız.

Grevin Balmumu Müzesi

5 Haziran 1882 yılında Arthur Meyer tarafından kurulan müze, ismini sanat yönetmeni,  karikatürist ve heykeltıraş Alfred Grévin’den alır. Dünyadaki birçok balmumu müzesine öncülük eden Grevin Balmumu Müzesi ( Musee Grevin ) Paris’in 9. Bölgesindedir.

Avrupa’nın en eski balmumu müzesi olan Grevin Balmumu Müzesi ayrıca barok mimarisinin en güzel örneklerinden biridir.

Grevin Balmumu Müzesi’nde, tarihteki en önemli siyasetçiler, futbolcular, sanatçılar, film yıldızları, top modeller gibi Fransa ve dünya tarihine ismini yazdırmış 450 karakterin üç boyutlu balmumu heykelleri bulunuyor. Tarihteki önemli kişiler dışında günümüzdeki birçok önemli isminde üç boyutlu balmumu heykelleri müzenin eserleri arasında yerini alıyor.

Heykeller kadar yapının tasarımı da tarihe kısa bir yolculuk yapmanızı sağlıyor. En sevdiğiniz karakterler ile resim çektirme şansı yakalarken ortamın ihtişamı sizi büyülemeye yetiyor.

Grevin Balmumu Müzesi’nde, alanında profesyonel kişiler bir balmumu heykelinin yüzünü 150 saatte tamamlıyor. Tüm ince ayrıntılarına kadar yapılan üç boyutlu heykel, daha sonra döküme gönderilerek şekillendiriliyor.

Dökümün ardından tek tek yerleştirilen saçlar, gerçeğe çok benzer yapay gözler ve dişlerde yerleştirilerek makyaj için uzman ellere teslim ediliyor.  Makyaj bölümünde heykeli yapılan kişinin yüzündeki çiller, kırışıklıklar, izler ve lekeler gibi diğer ayrıntılar tamamlanarak, muhteşem bir benzerlik yakalanıyor.

Kişi ile özdeşleşmiş şapka, silah, takı gibi aksesuarlar ve kostümler özel olarak hazırlanarak,  balmumu heykeline giydiriliyor. Bu aksesuarlar ve kıyafetlerden sonra son olarak tüm kontrolden geçen üç boyutlu balmumu heykelleri ziyaretçilerini beklemeye başlıyor.

Grevin Balmumu müzesinde yapılan muhteşem balmumu heykellerinin her aşamasını Moda Salonu’nun üst kısmında bulunan bölümde çeşitli sunumlar ile yakından görebilirsiniz.

Grevin Balmumu Müzesi’ndeki ziyaretinizde gireceğiniz ilk salonda yapılan gösteri ve ışık oyunlarını izlerken 19. Yüzyılın esintilerini hissedecek, büyülü aynalar ile Fransa tarihine kısa bir yolculuk yapacaksınız.

Gösterinin ardından bu muhteşem yapının koridorlarında ilerlerken farklı zamanlarda yaşamış dünyaca ünlü kişilerin üç boyutlu balmumu heykellerinin arasından tiyatro salonuna geçebilirsiniz.

Tiyatro salonunda Fransa ve dünya tarihinin unutulmaz şarkıcılarının, sinema oyuncularının ve yönetmenlerinin heykelleri sizi bekliyor. Tiyatro salonunun koridorlarında Michael Jackson, Madonna gibi dünyanın en sevilen şarkıcılarının balmumu heykelleri ile karşılaşacaksınız. Saatlerce izleyeceğiniz balmumu heykelleri hem nostalji hem de hayranlık yaratıyor.

Ardından tarihe adını altın harfler ile yazdırmış sporcuların, Fransız mutfağının ünlü şeflerinin heykelleri ile karşılaşacaksınız.

Kraliçe II. Elizabeth , François Hollande, Barrack Obama ve François Hollande gibi dünyaca ünlü politikacıların heykellerini de ziyaret ettikten sonra Fransa tarihinin ünlü isimlerinin balmumu heykelleri sizi bekliyor olacak.

Muhteşem bir şekilde dekore edilmiş moda salonuna geçtiğinizde, Fransa modasına yön veren birçok ünlü modacı ile tanışabilirsiniz.

Moda salonu gezinizden sonra aşağıda Brad Pitt ve Charlie Chaplin gibi dünyanın en ünlü isimleri fotoğraf çektirmek için sizi bekliyor olacak.

Kültürün başkenti Paris’teki Grevin Balmumu Müzesi’nde muhteşem balmumu heykellerinin arasında unutulmaz bir gün geçirebilir ve yakından hiçbir zaman görme şansınız olmayan kişilerin balmumu heykellerini ziyaret edebilirsiniz.

Grevin Balmumu Müzesi’nin 150 kişilik görkemli ve muhteşem salonunda özel davetlerinizi yapabilir, konuklarınıza hafızalarından silinmeyecek anlar yaşatabilirsiniz.

Grevin Balmumu Müzesi’nin harika bir şekilde tasarlanmış 200 kişilik tiyatro salonunda konferans, kongre veya toplantılarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Her asrın ünlülerinden oluşan Grevin Balmumu Müzesi’ne ziyaretinizi unutulmaz kılmak isterseniz müzede satılan hediyelik eşyalardan satın alabilirsiniz.

Sürekli olarak yeni balmumu heykelleri eklenen müze haftanın her günü 09.30 ile 19.00 arasında ziyaretçilere kapılarını açıyor.

Grevin Balmumu Müzesi’ni ziyaretleriniz için yâda Paris’in diğer müzelerini ziyaretleriniz için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Paris ve çevresindeki ulaşım ihtiyaçlarınız için Türkçe bilen, özel şoförlerimiz ile seyahatinizi en konforlu ve en güvenilir şekilde gerçekleştiriyoruz.

VERSAY SARAYI VE BAHÇELERİ

Versay Sarayı’nın  (Le château de Versailles) yapımına 1661 yılında başlanmıştır. Fransız mimarisinin muhteşem bir eseri olan saray Fransa tarihinin en uzun dönem tahta kalan kralı XIV. Louis tarafından yaptırılmıştır. İlerleyen zamanlarda saraya yeni binalarda eklenerek saray bugünkü halini almıştır. 2300 odalı saray yaklaşık 6 hektara yayılmıştır.

Paris’in 25 kilometre doğusunda yer alan Versay Sarayı, Avrupa’nın en büyük sarayıdır. Sarayın projesi  Jules Hardouin-Mansart ve Louis La Vau tarafından hazırlanmıştır. İç dekorasyonu ise iç mimar Charles le Brun tarafından yapılmıştır. Bahçelerin peyzaj mimarı dünyaca ünlü Andre Le Notre’dir. İnşaatı 50 yıl süren sarayın yapımında 30.000 işçi çalıştırılmıştır.

Petit Trianon Sarayı ve Grand Trianon isimli iki küçük sarayda Versay Sarayı’na daha sonra eklenmiştir.

Grand Trianon; XIV. Louis’in yalnız kalmak ve Madame de Maintenon ile baş başa olabilmek için 1687 yılında yaptırdığı küçük bir saraydır. Petit trianon ise 1762 yılında kralın saray ortamından uzaklaşıp, dinlenmesi için yaptırılmıştır. Fransız İhtilalından önce kral ve kraliçe genellikle bu sarayda konaklarmış.

Sarayda bulunan 72 metre uzunluğu, 10 metre genişliği ve 13 metre yüksekliği olan Aynalı Salon tarihteki çok önemli olaylara tanıklık etmiştir. İç dekorasyonu Le Brun tarafından barok tarzda yapılan sarayda 1919 yılında Versay Barış Anlaşması imzalanmıştır. 17 camlı salonun, tüm duvarları ayna ile kaplanmıştır. Salonun tavanına Le Burn tarafından yapılan muhteşem resimler en az salonun güzelliği kadar ilgi çekmeyi başarmıştır.  Salon günümüzde dünyanın her yerinden gelen ziyaretçileri ağırlar.

Sarayın bir diğer bölümü Mermerli Salon olarak anılan Salon De Venus’tür. Bu salonda XIV. Louis’in muhteşem bir heykeli vardır. Kraliçe’nin yatak odası; altın sarısı ahşap mobilyalar ile dekore edilmiştir. Görkem, ihtişam, şıklık ve lüks bu odada bir araya gelmiştir. Sütunlardan ve kare payellerden meydana gelen Şapel, hafif kabartmalar ile süslenmiştir. 1710 yılında tamamlanan ve muhteşem şekilde dekore edilen şapelin her köşesi tarihten derin izler taşır. Salon d’Apollon, kralın taht odasıdır. XIV. Louis’in tahtı bulunan oda, sarayın en önemli bölümlerinden biridir. 

Versay Saray’ı kadar sarayın bahçelerinin her köşesi büyük bir itina ile düzenlenmiştir. Bugün hala ziyaretçilerinde hayranlık uyandıran bahçeler Versailles kasabasından başlar, sarayın ön kısmında bulunan kralın heykeline kadar devam eder. XIV. Louis’in barok dönemin eserleri ile süslettiği Versay Sarayı’nın bahçeleri geometrik şekiller ile dizayn edilmiştir.

Yapıldığı yıllarda Avrupa’nın gözünü kamaştıran Versay Sarayı’nın bahçeleri planlanırken bölgedeki tepeler düzleştirilip, bataklıklar kurutulmuş ve bahçenin muhteşem peyzajı kısa sürede Versay Sarayı gibi ün yapmayı başarmıştır.

Heykeller, fıskiyeler, mağaralar, süs havuzları, çiçekler, çeşmeler ve çeşitli göletler bulunan bahçeye silah kapısından girilir. Bahçede ilk karşılaşacağınız yer Bakanlar Avlusu’dur. Bakanlar Avlusu Kral XIV. Lois’in avlandığı ve misafirlerini ağırladığı yerdir.

Sarayın ön bahçesinde bulunan süs havuzunda Apollon’un arabası, koruluklarda Apollon’un heykeli bulunur. Asıl gölet ise devasa boyuttadır. Burada kayık kiralayabilir yâda göletin etrafını akülü golf arabası kiralayarak gezebilirsiniz. Bu gölettin etrafında ve bahçenin birçok bölümünde kafe ve restaurantlar bulunur.

1979 yılında Versay Sarayı ve Bahçeleri Dünya Miras Listesine eklenmiştir. Saray; Pazartesi günleri hariç haftanın diğer günleri 09.00 ile 18.30 arası ziyarete açıktır. Versay Sarayı’nın muhteşem bahçesi ise 08.00 ile 20.30 arasında ziyarete açıktır.

Paris’te Versay Sarayı gibi onlarca muhteşem yapı, tarihi eserler, parklar, bahçeler, alışveriş merkezleri ve eğlence merkezleri bulunur. Paris geziniz boyunca Türk şoförlerimiz ve lüks araçlarımız ile size eşlik ediyoruz. Paris’in her bölgesini detaylı bir şekilde bilen ekibimize ulaşabilirsiniz

Rodin Müzesi

1840 ile 1917 yılları arasında yaşayan Fransa’nın dünyaca ünlü heykeltıraşı François Auguste Rodin’in eserlerinin sergilendiği Rodin Müzesi; ( Musée Rodin ) Paris’in 7. Bölgesinde yer alır.

18. yüzyıl mimarisinin izlerini taşıyan Hotel Biron, 1908 yılından 1917 yılına kadar François Auguste Rodin’e ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde Paris’in en önemli yapıları arasında yer alan ve François Auguste Rodin’in hayatının son yıllarını geçirdiği Hotel Biron’da sergilenen eşsiz eserler, binanın yapısı ve bahçesi tüm ziyaretçileri etkisi altına almayı başarır.

François Auguste Rodin hayatını devam ettirdiği bu yapının müzeye dönüştürülmesi şartı ile tüm eserlerini ölmeden önce Fransa Hükümetine bağışlamış ve bu müzede ilelebet sergilenmesini sağlamıştır. 1919 yılında müzeye dönüştürülen yapının içerisinde ve bahçesinde François Auguste Rodin’in dünyaca ünlü muhteşem eserlerini yakından görebilirsiniz.

Türkiye’de dâhil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde bir kopyası bulunan düşünen adam heykeli Rodin Müzesi’nin bahçesinde sergilenir. Bronz heykel 70 cm boyunda ve dünyanın en ünlü heykellerindendir. Ayrıca Rodin’in, Balzac ve Cehennem Kapıları isimli ünlü eserleri de müzenin bahçesinde sergilenir.

Rodin, 6 yıl araştırma yaptıktan sonra Balzac heykelini yapmıştır. Heykel bittikten sonra birçok kişi tarafından büyük tepkiler alsa da, Rodin kendi eserleri arasında en beğendiği eserin Balzac olduğunu defalarca vurgulamıştır.

Rodin; Cehennem Kapıları isimli eseri için yaklaşık 10 yıl çalışmıştır. İki kanatlı kapının üzerinde birbirinden bağımsız 200 heykel bulunur. Cehennem Kapıları’nın en üst bölümünde düşünen adam heykeli, kapının bir kanadında Âdem diğer kanadında ise Havva heykeli bulunur.

1888 yılında yapılan ve 1919 yılında Rodin Müzesi’ne getirilen öpücük heykeli de Rodin’in en çok ilgi gören başyapıtlarındandır. Bunların dışında Rodin’in;  Saçlarında Çiçekler, Tunç Çağı, Üç Shades, Calais Burjuvaları Anıtı, Danaide, Meditasyon ve İç Ses, Tanrıya Yaratılış, Dalga ve Yıkananlar, Katedral gibi çok ünlü başyapıtları bu görkemli müzenin salonlarında dünyanın her yerinden gelen sanatseverler ile buluşur. Rodin Müzesinde, François Auguste Rodin’in büyük aşk yaşadığı Camille Claudel’in eserlerinin sergilendiği bir oda da bulunur.

Gelmiş geçmiş en iyi heykeltıraşlardan biri olan François Auguste Rodin’in eserleri Hotel Biron’da kronolojik sıraya göre sergilenmektedir.

Günümüzde yaratıcı deha François Auguste Rodin’in eserleri Amerika’da 13 müzede, Asya’da 3 müzede, Avrupa’da 7 müzede ve Okyanusya’da 1 müzede olmak üzere toplam dört kıtada sergilenir.

Bu muhteşem heykeller dışında Rodin Müzesi’nde çizimler, baskılar, seramikler, fotoğraflar ve Rodin’in Uzakdoğu’dan getirdiği antikalar da sergilenmektedir. Ayrıca Rodin Müzesi’nde yıl boyunca birçok geçici sergide düzenlenir.

Rodin Müzesi’nin bahçesinde şirin bir kafe bulunur. Gezinize ara verip yeşillikler, güller ve eşsiz heykeller arasında yorgunluk kahvenizi içebilirsiniz.

Rodin Müzesi’nin 3 hektardan fazla bir alana sahip 1500 kişinin ağırlanabileceği muhteşem bahçesi özel davetler, kokteyller ve çeşitli aktiviteler için, 75 kişilik konferans salonu ise toplantılar ve seminerler için özel olarak kiralanabilir.

Müzeyi resmi tatiller ve pazartesi günleri hariç diğer günler 10.00 ile 17.45 arasında gezebilirsiniz. Ayrıca müze engelli vatandaşlar için ücretsizdir.

Paris’in dünyaca ünlü heykeltıraşı François Auguste Rodin’in son dönemini geçirdiği evini ve ses getiren muhteşem eserlerini yakından görmek isterseniz bizler ile iletişime geçebilirsiniz. Türk şoförlerimiz ve lüks araçlarımız ile Paris’ te yapacağınız tüm yolculuklarda sizlere eşlik ediyoruz. Hizmetlerimiz hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Picasso Müzesi

Modern sanatın en değerli isimlerinden Pablo Picasso’nun eserleri, Paris Marais bölgesinde bulunan Hotel Sale’de sergilenir.

Hotal Sale barok mimarisinin güzel bir örneğidir. Mansart çatısı, alınlıkları ve süslemeleri ile geçmişe yolculuk yapmanızı sağlayacak bu bina muhteşem oyma dekorasyonu ile göz alıcı hale getirilmiştir.

Birçok kez el değiştiren bina 1671 yılında Venedik Elçiliği olarak kullanıldı. Daha sonra önemli eserlerin ve kitapların depolandığı ‘Edebi Ulusal Depo’ ismi altında kullanılmaya başlandı. 1797 yılında çeşitli kurumlara kiraya verilen Hotel Sale, 1829 yılında  ‘Merkez Sanat Okulu’ oldu. Tarihin en önemli isimlerinden Balzac’da bu okulda eğitim aldı. 29 Ekim 1929 yılında bina Fransa tarihi anıtlar statüsüne dâhil edildi. 1974 ile 1979 yılları arasında da restorasyon çalışmaları yapıldı.

Pablo Picasso’nun ölümünden 1 yıl sonra dönemin Kültür Bakanı, Picasso’nun ailesi ile görüşerek Hotel Sale’de sanatçının eserlerinin sergilenmesine karar verdi. Binanın müzeye dönüştürülmesi için düzenlenen yarışmada 4 mimar yarıştı. Yarışmanın sonucunda Cezayir asıllı mimar Roland Simounet yetkilendirildi. Roland Simounet, 1979 ile 1985 yılları arasında bu tarihi yapıyı müze haline getirdi.

Muhteşem bir lobi,  jupiter salon ve görkemli büyük merdivenler ile müze haline getirilen Hotel Sale’nin duvarları ise eserlerin net yansıtılabilmesi için beyaza boyandı. Bina estetik görünümü ile ziyaretçilerini etkisi altına almayı başarır.

Tüm bu yenileme çalışmalarının ardından 1985 yılının Ekim ayında Picasso Müzesi’nin açılışı yapıldı. Kubizim akımının kurucusu Pablo Picasso’nun Hotel Sale’de heykel, seramik, şiir ve çizim alanlarındaki muhteşem eserleri sergilenir.  Müzede Picasso eserlerinin yanı sıra Picasso’nun özel koleksiyonuna ait eserlerde sergilenir. 5000 den fazla eserin bulunduğu Hotel Sale’de,  190 dan fazla heykel,  3000 den fazla çizim, 300 den fazla resim ve  seramik çalışması bulunuyor. Bu eserlerin dışında tablolar, fotoğraflar, kitaplar ve çeşitli belgelerde müzede koruma altında tutuluyor.

İspanyol heykeltıraş ve ressam Pablo Picasso 20. yüzyıla iz bırakmış ve dünyaya nam salmış modern sanatın en önemli sanatçısıdır. Pablo Picasso, 1900 yılında ilk kez geldiği Paris’te dönemin önemli sanatçılarının yaşadığı  Montmartre bölgesinde yaşamaya başladı. 1901 yılında Paris’te ilk sergisini düzenleyen Pablo Picasso 1902 yılında ilk heykelini Paris’te yaptı.

Picasso Müzesi’nde 30’dan fazla salon bulunur ve eserler genellikle kronolojik sıraya göre sergilenir. Dünyanın en üretken sanatçısı olarak bilinen Pablo Picasso’nun muhteşem eserleri ve Hotel Sale’nin tarihi yapısı dünyanın her bölgesinden gelen sanatseverlerin yoğun ilgisini görür.

Picasso Müzesi’nin teras katında bulunan cafe, müze ile aynı saatlerde hizmet verir. Cafede enfes yemekler, hamur işleri ve çeşitli içecekler ziyaretçilere sunulur. Paris’in göbeğinde tarih ile iç içe bu cafede özellikle İspanyol yemeklerini denemenizi öneririz.

Çeşitli etkinliklerin ve geçici sergilerinde sık sık düzenlendiği Picasso Müzesi 25 Aralık, 1 Ocak, 1 Mayıs ve Pazartesi günleri kapalıdır. Salı günü ile Cuma günü arası 11.30 dan 18.00 e kadar, Cumartesi ve Pazar günleri ise 9.30 dan 18.00 e kadar ziyarete açıktır.

Paris sanata ve sanatçıya sonsuz önem veren bir şehirdir. Paris’te onlarca müze bulunur ve dünyada iz bırakmış sanatçıların en önemli eserleri Paris’teki bu müzelerde sergilenir. Bu nedenle dünyadaki sanatseverler ve sanata önem verenler Paris’in muhteşem müzelerini mutlaka ziyaret eder.

Sizlerde kültür başkenti Paris’in eşsiz müzelerini ziyaretiniz için bizler ile iletişime geçebilirsiniz. Tüm seyahatiniz boyunca sizlere konforlu ve güvenli bir ulaşım hizmeti sunuyoruz. Türkiye’den gelen misafirlerimiz için Türk şoförlerimiz ve konforlu araçlarımız ile haftanın her günü ve günün her saati sizlerin yanındayız. Sunduğumuz hizmetler ile ilgili detaylı bilgi alabilirsiniz.

Grand Palais

1900 yılında Paris’te düzenlenecek olan Evrensel Sergi için Grand Palais’in ( Büyük Saray ) inşasına karar verilmiştir.  1897 yılında inşaatına başlanan Grand Palais büyük emekler ve çabalar sonucunda 3 yıl içinde tamamlanarak Evrensel Sergi’ye yetiştirilmiştir.

Grand Palais’in açılışı 1 Mayıs 1900 yılında dönemin cumhurbaşkanı Emile Loubet ve bakanlar Waldeck Rousseau ile Loubet tarafından yapılmıştır. Grand Palais, neoklasik tarzda inşa edilmiş mozaik friz, klasik taş sütunlar ve alınlıklar ile tasarlanarak eşsiz bir görüntüye kavuşturulmuştur. Üstten bakıldığında H şeklinde bir görüntüsü olan Grand Palais’in cam çatısı ve çatının her köşesinde bulunan bronz renkte atlar ve at arabaları yapının güzelliğine güzellik katmıştır.

240 metre uzunluğundaki Grand Palais,  Avrupa’nın en büyük cam tavanına sahiptir. Ayrıca 45 metre yüksekliğinde cam kubbesi yapının daha da zarif görünmesini sağlamıştır. Grand Palais’in karşısında Charles de Gaulle‘un bir heykeli bulunur. Muhteşem heykeller, alınlıklar ve sutunlar ile süslenen yapının hem dış mimarisi hem de iç mimarisi ziyaretçilerinde hayranlık uyandır.

Yılda 2 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan Grand Palais 775 000 metrekarelik bir alana sahiptir. Eyfel Kulesi’nden daha fazla demir kullanılarak inşa edilen yapının inşaatında 8500 ton metal, 6000 ton çelik ve 200 000 ton taş kullanılmıştır.

Paris’in 8. Bölgesinde yer alan Grand Palais 1. Dünya Savaşı esnasında askeri hastane olarak kullanılmıştır. 23 Ağustos 1944 yılında ise karargâh olarak kullanılan yapı Almanların yapmış olduğu bir tank saldırısı sonucu çıkan yangında büyük zarar görmüştür. Yenileme çalışmalarının ardından tekrar kullanıma açılmıştır.

Petit Palais ( Küçük Saray) ile komşu olan ve aynı amaç için aynı anda inşa edilen Grand Palais’te çeşitli defileler, etkinlikler ve uluslararası sanatçıların geçici sergileri düzenlenmektedir.

Paris’in en önemli moda defilelerinin düzenlendiği Grand Palais, moda severlerin sık sık ziyaret ettiği bir yapıdır. Her yıl dünyanın her yerinden milyonlarca kişi Grand Palais’te düzenlenen moda defilelerini izlemeye gelir. Grand Palais, her yıl Paris modasının dünyaya sergilendiği tarihi bir mekândır.

Champs Elysees Caddesi üzerinde bulunan Grand Palais 6 Kasım 2000 tarihinde Fransa tarihi anıtlar arasına dâhil edilmiştir. Grand Palais’de, Palais de la Decouverte isimli bir bilim müzesi, bir restoran, bir karakol, iki prova odası bulunur.

Salı günleri hariç Grand Palais haftanın her günü 10:00 ile 20:00 arası, Çarşamba günleri ise saat 22:00′ye kadar açıktır.

Grand Palais’te düzenlenen muhteşem moda defilelerini veya dünyaca ünlü sanatçıların sergilerini görmek isterseniz bizler ile iletişime geçebilirsiniz. Havaalanı transfer hizmetimiz ile sizi havaalanında karşılıyoruz. Tüm seyahatiniz boyunca sizlere konforlu araçlarımız ve özel şoförlerimiz ile ulaşım hizmeti sunuyoruz. Türk şoförlerimiz müşteri memnuniyeti odaklı çalışmayı kendilerine ilke edinmiş, alanlarında profesyonel kişilerdir. Sunduğumuz hizmetler hakkında detaylı bilgi almak için bizlere  ulaşabilirsiniz.

Petit Palais

Petit Palais, (Küçük Saray) 1900 yılında Paris’te gerçekleşecek olan Evrensel Sergi için Grand Palais (Büyük Saray) ile birlikte inşa edilen Paris’in en önemli tarihi yapılarındandır. Paris’in 8. Bölgesinde yer alan Petit Palais, Grand Palais ile yan yanadır. Beaux Arts tarzında inşa edilen yapının mimarı Charles Girault’dur.

Fuar ve sergi alanı olarak inşa edilen yapı 1902 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Görkemin, şıklığın ve estetiğin bir arada olduğu Petit Palais günümüzde de Güzel Sanatlar Müzesi olarak kullanılmaktadır. Petit Palais ve Grand Palais  her gün binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir.

Güzel sanat objelerinin sergilendiği Petit Palais’in eşsiz avlusu yarım daire şeklindedir.  Beaux Arts tarzında inşa edilen avlu bronz sütunlar ile çevrilerek muhteşem bir ambiyans yaratılmıştır. Avluda bulunan  Le Jardin du Petit Palais isimli küçük kafe şirin ve görülmeye değerdir. 

Museum shop, sergi salonlarının bulunduğu bölüm ve Petit Palais’in tarih kokan devasa salonu tüm ziyaretçileri etkisi altına almayı başarır. Dünyaca ünlü ressamların eserlerini ve hayranlık uyandıracak heykelleri Petit Palais’in salonlarında görebilirsiniz.

Rodin, Sisley, Monet, Ingres, Pissarro, Gericault, Modigliani, Cezanne, Maillol ve Carpeaux gibi ünlü sanatçıların çalışmaları Petit Palais’in muhteşem atmosferi ile birleşerek tarihe yolculuk yapmanızı sağlar. Palais’de Ortaçağ fildişleri ve heykelleri, Yunan ve Roma heykelleri, Rönesans sanat ve mücevherleri, 17. Yüzyıla, 18. Yüzyıla ve 19. Yüzyıla ait sanat eserleri sergilenmektedir 

Lobide bulunan duvar resimleri 1903 ile 1910 yılları arasında Albert Besnard tarafından resmedilmiştir. Ayrıca hem yapının içine hem de yapının dışına onlarca model muhteşem heykeller yapılmıştır. Petit Palais’de bulunan heykellerin yapımında Convers, Fagel, Desvergens, Ferray, Peynot, İnjalbert, Ferray, Hugues gibi dönemin ünlü heykeltıraşları çalışmıştır.

Petit Palais’in tüm detayları çok büyük bir incelik ile tasarlanmış ve yapılmıştır. Museum shop bölümünün zemini mozaikler ile duvarları ise mermerler ile kaplıdır. Resimler ile süslü kubbesi ve kemerli pencereleri etkileyici bir hava yaratmıştır.

Kalıcı sergiler dışında sürekli yenilenen geçici sergileri de Petit Palais’in yılın her günü ziyaretçi akınına uğramasını sağlar. 2005 yılında restorasyon çalışmaları yapılarak yenilen yapının kalıcı sergilerini ücretsiz olarak gezebilirsiniz. 

Petit Palais ile birlikte Grand Palais’i de görmenizi öneririz. Büyük Saray ve Küçük Saray olarak da bilinen bu yapılar Paris’in 1900’lü yıllarına kısa bir yolculuk yapmanızı sağlayacak.

Salı günleri hariç Petit Palais haftanın her günü 10:00 ile 20:00 arası, Çarşamba günleri ise saat 22:00′ye kadar açıktır.

Paris’in tarihi yapılarına lüks araçlarımız ile konforlu bir şekilde gidebilirsiniz. Türk şoförlerimiz ile Paris’te hiç yabancılık çekmeden seyahat etmek isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz. Haftanın her günü ve günün her saati hizmet veren ekibimiz alanında deneyimli kişilerden oluşmaktadır. Paris havaalanı VIP transferi, Özel şoförlü VIP araç, Paris panaromik şehir turu gibi Paris ve çevresine yapacağınız tüm transfer işlemlerinizi en güvenli şekilde sunuyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir